Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Sefa Sirmen zamanında Leylâ Atakan caddesinde (Kocaelie-İzmit) endüstri meslek lisesi kenarına bir kütüphane açılmıştı. Kütüphanede Turan Dursun kitapları dışında din içerikli kitap yoktu.
Yetkiliye ulaştım ve kütüphaneye çocukların ders ödevlerine yardımcı olabilecek gerekirse MEB tavsiyeli kitaplar alıp kütüphaneye bağış yapabileceğimi söyledim.
Yönetici “Biz bölücü ve irticai yayın kabul edemiyoruz” şeklinde cevap verdi.
Din, bölücü ve irticai… Üç kelime yan yana…
Bu kafa sonunda başörtüsü yasağı getirdi Türkiye’ye…
Çünkü başörtüsü kamusal alanda dini görünür yapıyor ve bu görüntü diyelim her türlü dinsizliği de şikayet etmiş oluyor. Halbuki o şikayet edilen şey bir kötülük değil de çağdaş yaşam da denilmesi gereken bir uygarlık düzeyidir. Yani alçak olan şey muhteşem olan şeyi şikayet ediyor ve dolayısıyla bu alçak şey yasak olmalı ki çağdaşlık kimsenin itiraz etmediği bir yaşam biçimi olsun. Başörtüsü yasağının tam özeti bu aslında….
Bu yasak kalktı.
İslâm ve din kamusal alanda da görünür hale geldi.
Lakin sosyoloji durmuyor ve çalışıyor.
Hem de iyilik ve ahlak var olsun diye açtığımız kurumlarda temel değerler haline bile gelmiş olarak çalışıyor.
Dün bir şey duydum.
Ne duydum?
Milli eğitimde değil… Yani bir MEB okulunda değil…
Özel okulda mı?
Yok. Özel okulda da değil… Onlarda zaten ne var ne yok sadece Allâh biliyor. Onların her biri ayrı bir devletin okulu… Tevhid-i Tedrisat kanunu var ama o kanun onlara değil….
Neyse…
Nerede olduğunu şimdi geçelim de ben neyi duydum ona bakın.
Öğretmen, zümre öğretmeni tarafından derslerde ayet ve hadis söylüyor diye idareye şikayet edilmiş. İşte bunu duydum.
Yani yerleşik akla göre ahlak değeri olarak çocuklara anlatılacak değerler içinde din olmayacak da ne anlatılırsa anlatılsın illa seculer bir dille anlatılacak…
Yani Sefa Sirmen’in kütüphane yöneticisinin dili kullanılacak. Yoksa bölücü ve irticacı olursunuz.
İşsiz kalırsınız işsiz.
Yani ne diyelim…. Ne diyelim.
Ne diyelim.
…
”Ey ulu hocalar…
Kardeşim ibrahim putları nasıl kıracağımi
Bana bir bir öğretmişti.
Ama siz kelimelerdeki ve sözlerdekini
Nasıl kıracağımi bana ogretmediniz.”
…
Anlıyoruz ki Ebu Cehiller ölmedi.
Yönetici oldular.
