Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Türkiye son dönemlerin en büyük hesaplaşmalarından biri ile karşı karşıya. Bir yandan ülkenin başına en büyük HAÇLI girişimi musallat olmuş, bir yandan da Güneyimizde insanlık dramı ile mücadele ediyoruz. Tüm bu olumsuz girişimlere karşı ülke politika ve hedeflerinden en ufak bir sapma olmamıştır. Dünya büyük bir bunalımdan geçerken Türkiye yapılan tüm hesaplı girişimlere rağmen yoluna devam etmektedir.
Tüm bu gelişmeler içerisinde Dünya siyasetine yön verecek bir seçim vardı ABD’de. Clinton ve Trump kıyasıya yarıştı ancak beklenen sonuç sandıktan çıkmadı. Clinton’ın seçimden zaferle çıkacağı gözüyle bakılıyordu. Seçim sonuçları sonrasında Trump’ın zaferi sonrası adeta piyasalarda şok etkisi vardı. Zaten ABD gibi düveli muazzama denen devletlerde her şey sandıkta bitmiyordu.
Seçimde neden bu sonuç çıktı? Bu konuda şunu ortaya atıyorum: “Türkiye’nin bu sonucun çıkmasında büyük bir payı vardı. Çünkü Türkiye başına örülmeye çalışılan çorapları kendi çözebilen bir ülke. Küresel Dünya Türkiye’nin kolay lokma olmadığını açık bir şekilde görmüştür.
Bir yandan ülkedeki projelerine devam etmektedir, bir yandan Suriye’de ve Irak’ta bölgeyi terör örgütlerinden temizleme ve güvenli bölge oluşturma çalışmalarına devam etmektedir. Bu elbette ki Türkiye’nin karşısındaki devletleri rahatsız edecektir. Tüm kışkırtmalara, spekülasyonlara, uydurma haber ve yayınlara rağmen Türkiye bunlara aldırmadan kendi politika ve hedefleri doğrultusunda devam etmektedir.
ABD başkanlık seçiminde sonucun bu şekilde olması benim de beklediğimin tersi şekilde aksetti. Aslında böyle bir sonucun olmasının yadırganmaması gerekir. Ben de bir tez ortaya atıyorum ve bunda Türkiye’nin önemli bir etkisi var diyorum.
Aslında Türkiye için kimin geldiğinin bir önemi yok. Kim gelirse gelsin Amerika’nın çıkarlarına göre hareket edecektir. Bunda bir şüphe yok. Ancak Trump özellikle FETÖ’nün iadesi konusunda daha ılımlı bir politika ile yaklaşıyor. Türkiye’nin son dönemdeki güçlü duruşunu, istikrarlı ekonomik gelişimini de dikkate aldığımızda KÜRESEL SERMAYENİN bu durumu dikkat dışı bırakması düşünülemez.
Artık Türkiyesiz karar alınamayacağı görülmüştür. Bunun için de Türkiye’nin politikalarına daha yakın bir siyaset izleyebilecek bir isim istenmiş olabilir. Bu da seçimin seyrini elbette değiştirmiştir.
Sonuç olarak Dünya siyasetine yön veren bir TÜRKİYE görüyoruz. Türkiye karşıtı bütün devletler, küresel sermaye de bu gücün karşısında durup düşünmek zorundalar. Artık karşılarında el ayak büken bir devlet yoktur. DEVLET-MİLLET bütünleşmesinin sadece Türk siyasi hayatına değil dünya siyasetine yön verdiği açık ve net bir şekilde görülmektedir.
Birliğimizin, beraberliğimizin devamı dileğiyle…
İBRAHİM YAVUZ
