Şiir şairin kendi ruhunda duyduğu, düşündüğü ve ne demek istediğidir. Okuyan herkes onu farklı farklı anlayabilir ve yorumlayabilir. Bu farklı anlamalar ve anlam yüklemeler şairin demek istemediği, belki de aklından geçmediği şeyler de olabilir. Bu da şiirin zenginliğidir.
Şiirin bir kıtasında birilerine bir eleştiri ve yerme varsa bu şiirin hepsi o muhatap için yazılmış anlamına gelmez. Bir dörtlükteki ifade öteki dörtlük için geçerli olmayabilir, farklı muhatapları da içine alır, bazen herkesi kuşatır. Şair herkesi gibi siyasileri de eleştirebilir. Ama her eleştiri yapan şair bir siyasi tarafın kalemi ve sözcüsü değildir.
Herhangi bir partiden olmak, Anayasa Referandum oylamasında referanduma evet veya hayır demek ne islamın, ne de imanın şartlarından birisidir. O, bireyin kendi seçeneğidir. Bu konuda isabet etse de etmese de hesabını Allaha verecektir.
Fakat, Müslümanlar inkara ve küfre karşı bir araya gelmek, vahdet içinde olmak, parti pırtı taassubundan kurtulup ümmetin birliği ve beraberliği tarafında yer almak mecburiyetindedirler. Hem CHP, PKK, DHKP, FETÖ ile aynı blokta Müslüman bir topluma karşı taraf olacak ve görüneceksin! Hem de islamdan ve islam birliğinden, ümmetten ve vahdetten söz edeceksin! Bu insan ve islam adına doğruluk ve dürüstlük değildir.
Gurupçuluk, hizipcilik ve particiliği ümmetin maslahatının önünde tutmak ve bu yanlışta direnmek islami bir anlayış ve yaklaşım olamaz. Böyle bir anlayış islamda yoktur. İslam ümmetinin çıkarı, müslümanların birliği ve menfaati bir tarafta söz konusu ise parti, cemaat, dernek, gurup hepsi bu durumda teferruattan ibarettir.
Bütün dünya müstekbirleri Erdoğana ve Türkiyeye saldırır iken ”ama, lakin, velakin” deyip herhangi bir taassuba teslim olup islam düşmanlarının safında ve tarafında görünmek veya yer almak bile cehalettir. Eğer bu bilinçli yapılıyorsa adı konmamış kallabi bir ihanettir.
Anayasa referandum oylamasına herkesten evvel HAYIR diyeceğiz diyen Milli Görüşün şu anki liderinin referandumla ilgi HAYIR çıkışına bir tepki olarak yazdığım bir şiir bu manada değil de başka alanlara, fıkhi tartışmalara, tekfirciliğe kadar çekilmesi parti bağnazlığının, tutuculuğunun ve tarafgirliğinin nereye vardığını gösteriyor.
Kendi Partileri bu sistem de iktidar olurken, başbakan çıkarırken, kanun yaparken, uluslararası anlaşmalara imza atarken, faizi, zinayı kaldıramazken vs. vs. bunlara ses çıkarmayanlar, bunları görmezlikten gelen bazı müslümanlar konu AK Pari olunca ona TU KAKA demek için sıraya girmeleri ve hemen islami litaratür ve ıstılahlara sarılarak onu islam dışılıkla suçlayan ve acımasızca yorumlara mahkum eder bir pozisyon almaları kendi parti ve siyasi tarihlerini inkar etmekten başka ne anlama gelir?
Siz 60 yıllık parti hareketinde laik demokratik kurallar içinde hareket etmediniz de islam hukukuna göre mi hareket ettiniz? Bu rejim ve sistem içinde Parti mücadelesi verirken, iktidar ortağı olduğunuzda ve iktidarda iken Allah’ın hukukunu getirdiniz de bu millet itiraz mı etti? Hangi İslami Hükmü getirdiniz de şimdi Erdoğan’ı ve Partisini şiddetle gayri islamilik, Amerikancılık, laiklik, İsraille yakınlaşmak vs. ile suçluyorsunuz?
Bazı kardeşlerimizin ve partililerin ya şiiri kendi zaviyelerine göre anlamaları veya içine saplandıkları AK Parti veya Tayyip Erdoğam karşıtlığı ve düşmanlığına göre yorumlamaları gözlerine ve anlayışlarına perde oluyor da islam adına islami cinayetler işlemeye sevk ediyor, onları ne yazık ki İŞİD’ leştiriyor.
Parti ve gurup taassubculuğu içinde olanlarla 40 yıldır mücadele ediyorum. Karşınızdakiler Müslüman kardeşleriniz olunca insan üzülmeden edemiyor. İslamdan, Ümmetten, Ümmetin birlik ve beraberliğinden bahsedenler, bunu haklı olarak mücadelelerinin merkezine oturtanlar neden Tayyip Erdoğan, onun liderliği ve AK Parti söz konusu olunca zıvanadan çıkıyor, sadece kendilerini ümmet zannediyorlar. Erdoğanı destekleyen ve onunla birlikte olan yurt içindeki ve yurt dışındaki Milyonlarca müslüman ümmetin bir parçası değil mi? FETÖ’yü de tepe takla eden, saldırgan katiller konumuna getiren bu anlayış değil mi?
Şu anda 12 Eylül Anayasasının yerine biraz daha düzeltilmiş, eli yüzü toplanmış ve şu andakine göre müslümanların biraz daha lehine, maslahatına uygun olan bir Anayasaya EVET ve Hayır demek mevzumuz. Erdoğan bugün var yarın yok. Bu milletin biraz daha düzgün bir anayasa ile yöneltilmesi mi iyi, darbe anayasasıyla yönetilmeye devam edilmesi mi iyi? Mesele ve sorun bu?
Bu anayasa oylaması islami bir Anayasası oylaması değil. Milletin büyük bir ekseriyetinin olumlu gördüğü ve EVET dediği veya diyeceği bir Anayasa.
Burada, kötü ile biraz daha iyiyi getirmenin mücadelesi var. Yaptığımız ve yapacağımız amellerden -her kim olursa olsun-öbür dünyada hesap vermeyecekmiyiz? Bu o veya bu parti fark etmez. Sen, ben, o, bu gurup, şu gurup fark etmez. Sorumluluğun öznesi Müslümanların hepsidir.
Bir parti lideri adı ne olursa olsun, fikirleri ne olursa olsun ‘’Milli Görüşte olabilir.’’ Milletin kahir ekseriyetinin bir taraf olduğu bir Referandum oylamasında herkesten önce meydana çıkar HAYIR bayrağı açarsa, pek ala en sert bir şekilde eleştirilmeyi hak eder. Benim de şiir ve yazılarımda yaptığım ve yapacağım bu
Beni ve düşüncemi, mücadelemi ve mücadele anlayışımı anlamayan anlayamayanlara duyurulur.
Kimi benim Facebook’umdan çıkacakmış, kimi Facebook’tan beni atacakmış umurumda değil… Ömrüm boyu inandığım ve doğru bildiğim yolda yürüdüm Erbakan Hoca da dahil kimseye yalakalık yapmadım. Bundan sonra da aynı çizgide olacağım. Dostlarıma ve bana partilerine dokunduğum için yan bakanlara duyurulur.
Biz oy peşinde değil HAK VE HAKİKATİN peşindeyiz. Bizim Kıblemiz Parti değil. İslam ümmetinin yöneldiği taraftır..
Selam ve dualarımla…
Arif Altunbaş
Arif abi teşekkürler ..