Arif altunbaş
Dünyanın en büyük ekonomisi, askeri gücü ABD, dünyanın en büyük baskı zulüm işkence ve katliam aparatlarının da sahibi ve merkezi durumundadır.
Özgürlüklerin, bağımsızlık, eşitlik, insan hakları, düşüncenin, refah, huzur ve hukukun üstünlüğünün hâkim olduğu bir ülke olduğu iddia edilse de Hitler faşizminin günümüzdeki temsilcisi Siyonist İsrail rejiminin anası, kollayıcısı ve hamisidir. Yeryüzünün jandarması sanılan modern bir eşkıya devlet olarak kanun hukuk, ölçü sınır tanımaz. O ne derse, kanun odur.
Nerede bir zulüm, işkence, sömürü, katliam ve soykırım varsa orada onun parmak izi vardır. O işgalcilerin ve katillerin dostu ve müttefikidir. Bunun için hiçbir Müslüman ve Müslüman ülkenin ABD ve müttefikleriyle dost ve birlikte hareket etmesi düşünülemez.
Haçlı-Siyonist batı ittifakında onlarla birlikte aynı fotoğraf karesinde, aynı karargâhta, aynı cephede bulunmamız, bunların işledikleri suçlara dolaylı da olsa ortak olmamız anlamına gelir. Böyle bir durumun İslam inancı, vicdanı ve düşüncesinde asla yeri yoktur.
Türkiye’ nin her ne sebeple olursa olsun bu ittifakın içinde rol alması Müslüman bir millet için utanç vesilesidir. Bazen, ‘’zaruretler yasakları meşru kılabilir.’’ kaidesince batı ittifakı içinde olmamız, kalmamız ve durmamızın zaruretten hâsıl olduğu iddia edilse de hiçbir meşruiyet bizi buna mecbur ve memur kılamaz. Meşruiyet mesuliyetten doğar.
Darbeler, darbe sevicilikler, kendi halkını yabancı ve düşman gibi görmeler, kendi vatanında Müslümanlara parya gibi davranmalar, ötekileştirmeler, ayrımcılıklar, batı emperyalizmine kulluklar, omurgasız ve sürüngen davranışlar İslami bir toplumun karakteri ve hazmedeceği bir durum değildir.
Kendi insanının değerlerini hor ve hakir görmeler, aşağılamalar, yabancı seviciliği, düşmana uşaklıklar, ikiyüzlülükler, çifte standartlıklar ve dahası… İslam dışı güç ve odakların kişilik ve kimliğine uygun özelliklerdir.
Ne kadar geleneğimize ve genetiğimize uymayan İslam dışı davranışlar ve yabancılaşmalar varsa bu emperyalist batı kulübünün üyesi olmamızdan kaynaklanan siyasi, askeri ve diplomatik yanlışlıklar olduğu unutulmamalı ve en kısa yoldan bu şer cephesinden ayrılmamız zaruretin ötesinde bir mecburiyet olduğu anlaşılmalıdır.
NATO ve Siyonist İsrail barbarlığı zehirli, hain ve kalleş bir yılan gibidir. Onunla aynı çuvala girdiğimizi, dost zannettiğimiz yabancıların müttefik değil düşman olduğunu ille de sırtımızdan hançerlenince mi fark edeceğiz.
Onurlu bir duruş ve eylem en çok onurlu ve şerefli bir millete yakışan davranıştır. Çeşitli vesvese ve bahanelerin arkasına sığınarak hala AB, NATO, IMF ve batı ittifakının kurum ve kuruluşlarına kendimizi mecbur hissetmemiz, en azından bir akıl tutulmasıdır.
Batı uygarlığının barbarlığına ne zamana kadar uşaklık, ne zamana kadar kölelik, ne zamana kadar sempatik davranılacak? Bu Haçlı Siyonist saldırıları ve vahşetine ne zamana kadar boyun eğilip, sabredilecek? Ne zaman biz, biz olup sömürüye, emperyalizme, Siyonist Haçlı zulmüne DUR! diyeceğiz?
Biden gitmiş Trump gelmiş neyime. Yine dünya eski hamam eski tas.
Arif Altunbaş, Haber 7 ‘ den alıntı.