Avrupa Birliğinin kuruluş aşamalarına devam ediyoruz…
MAASTRICHT ANTLAŞMASI VE AVRUPA BİRLİĞİ:
1990’lı yıllar dünya için çok karmaşık bir şekilde başladı. Bir yandan Berlin Duvarı yıkılmış ve sonucunda iki Almanya birleşmiş, bir yandan Merkezi ve Doğu Avrupa’nın Sovyet denetiminden kurtulması Avrupa’nın siyasi yapısını değiştirmişti. Üye devletler birliklerini kuvvetlendirmek için daha önce adımlarını atmış oldukları birliği tamamladılar ve 1993’te Maastricht Antlaşması ile birlikte Avrupa Birliğini kurmuş oldular.
Bu antlaşma ile şunlar üzerinde karar alındı:
-1999’a kadar parasal birliğin tamamlanması,
-Avrupa vatandaşlığının oluşturulması,
-Ortak dış ve güvenlik politikalarının oluşturulması,
-Adalet ve içişlerinde beraberliğin oluşturulması.
Alınan bu kararlarla üç sütunlu bir sistem oluşturulmuş oluyordu.
1995 yılında Avusturya, Finlandiya ve İsveç’in de katılımıyla birliğin üye sayısı 15’e yükselmiş oluyordu.
2002’de ortak para birimi olan “EURO” tedavüle girerek 12 ülkede kullanılmaya başlandı.
2004 yılında birliğin en büyük genişlemesi gerçekleşiyordu. 10 ülke ( Çek Cumhuriyeti, Estonya, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Letonya, Litvanya, Macaristan, Malta, Polonya, Slovakya, Slovenya) katıldı.
AB’nin son genişlemesi ise 2007 yılında Bulgaristan ve Romanya’nın katılımıyla gerçekleşti. Böylece üye sayısı 27’e yükselmiş oluyordu.
LİZBON ANTLAŞMASI:
AB’nin derinleşme sürecindeki son antlaşma 2009’da yürürlüğe giren Lizbon Antlaşması ile gerçekleşti. Bu antlaşma ile:
-AB’nin karar alma mekanizmasındaki tıkanıklıkların giderilmesi,
-Birliğin daha demokratik ve etkili işleyen bir yapıya kavuşması hedeflendi.
Son olarak birliğe 2013’te Hırvatistan dâhil edilmiştir. Sırada bekleyen birçok potansiyel bulunmaktadır. Bir sonraki yazımızda TÜRKİYE-AB ilişkilerini ele almaya başlayacağız…
İBRAHİM YAVUZ