Tüm Türkiye’nin merakla beklediği İstanbul seçimlerinde geri sayım başladı. Adaylar ortak yayında karşı karşıya geldiler, moderatör eşliğinde sorulan sorulara cevap verdiler. Ardından da konuşulanlar epey tansiyon yükseltti. Oldukça normal. İstanbul bu. Sonuçları sadece içeriyi değil dışarıyı da ilgilendiriyor.
CHP’yi isteyen akım ABD, her zaman kendi çizgisinde yürüyenleri ister. İstanbul üzerinde bu kadar ısrar etmelerinin nedeni Türkiye’nin öneminin sınır ötesinde gizli. Açalım biraz daha burada…
Türkiye son 7-8 yıldır bağımsız kararlar almakta. Bu süreçte çok çeşitli baskı ve operasyonlar arasında sıkıştırılmaya çalışıldı. Bu operasyonlar sadece sınırlarımız içerisinde de değildi. Dışarıdan gelerek Türkiyeyi baskı altına almaya çalıştılar.
ABD’nin İran’a operasyonu, Suriye’de YPG’ye yığınak yapılması, yüzlerce tır silah gönderilmesi, ABD’nin F-35 ile tehdit etmesi, S-400 krizi, Türkiye’nin Çin-Rusya ile yakınlaşması sonucu ciddi baskılar altında kalan Türkiye, tüm bunlara rağmen bağımsız karar almaya devam ediyor.
İşin ucunda AKDENİZ var da ondan. Gelecek 100 yılın enerji üssü AKDENİZ. Büyük devletler Akdeniz’de. Enerjiden pay almak için. ABD’nin, İsrail’in enerji şirketleri orada. Türkiye’nin de enerji arama gemileri Akdeniz’de.
Türkiye, AKDENİZ’de, Kıbrıs’taki parselleri de kimseye kaptırmak istemiyor. Kıbrıs Adasının öneminin farkında. Tabi burada da partnerlere ihtiyacı var. Çin ve Rusya da Türkiye ile hareket etmekte.
Çin-Rusya-Türkiye üçlüsünün İPEK-KUŞAK YOL PROJESİ kapsamında yan yana yürümesi, bu projenin de gelip AKDENİZ’de önem kazanması nedeniyle ABD’nin hiç hoşuna gitmiyor. ABD pastanın tamamını istiyor. ÇİN-RUSYA-TÜRKİYE ise paylaşımcı bir politika izliyor.
Bu nedenle de bu üçlü ABD tarafından saldırılara maruz kalıyor. Çinli Huawei’ye yapılan engellemeler, Çin’in ABD tarafından Akdeniz’de istenmediğinin en büyük nedeni. Türkiye-Rusya arasında yapılan enerji anlaşmalarına ABD’nin karşı çıkması gelip AKDENİZ’de sonuçlanıyor.
Çünkü pasta büyük, parça büyük. Türkiye izlediği milli ve bağımsız politikalar ile birilerinin çıkarına yarayacak şekilde değil, kendi çıkarlarını düşündüğü için hareket etmekte. Çünkü Türkiye’nin aldığı her karar gelip yine bize dayanıyor, sınırlarımıza dayanıyor.
İSTANBUL SEÇİMLERİNİ de bundan bağımsız düşünmek kesinlikle hata olur. ABD’ye yakın politikalar izleyen CHP mi kazanacak yoksa milli, bağımsız politikalar izleyen BİNALİ YILDIRIM ve AK PARTİ mı? İş tamamen bununla ilgilidir.
Bu sadece basit bir İSTANBUL seçimi değildir. Aslında hiçbir zaman öyle olmamıştır. Ancak bu seçimlerin önemi daha büyük. Partilerden ziyade akımların savaştığı bir seçim olacak.
İşin bu kısmına bakmayanlar olayı basit şekilde değerlendirip bakacak. Zaten öyle de olur. Genelde arka plana pek bakılmaz. Ancak asıl senaryo hep sahnenin arkasında olmuştur.
En basit şekilde bunun doğru bir bakış açısı olduğunu anlamak hiç de zor değil. Dışarıya bakıp ne dediklerini görmek yeterli olur.
Bakalım, İSTANBUL nasıl sonuçlanacak? Sonuç ne olursa olsun, dışarıya etkisi çok olacak. İmamoğlu’nun kazanması dış destekli baskıların daha da arttığı bir dönemi getirebilir. Tabi bekleyip göreceğiz. İstanbul bu, dünyanın merkezi…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ