Akıncı bir ruhun hayat felsefesi varoluş savaşı üzerine yükselen Allah yolunda hayatın her alanında dur-durak bilmeyen bir koşudur. Bu ruhun hayat kaynağı Hak ve hakikat, adalet ve özgürlük yolunda yürüme mücadelesidir. Onlar, eylem ve söylemleriyle Allah yolunun fedaileri, Muhammedi cephenin askerleridirler.
Onlar günübirlik uçarı sevdaların, temelsiz davaların, ruhsuz aşkların, boş kavgaların, süfli politikaların, şeytani oyunların asla figüranı olmazlar. Okyanuslar kadar derin, gök yüzü kadar uçsuz bucaksız bir ufkun ışık ötesi süvarileridir onlar. İslami akide ve çizgi üzerinde mücadele etmekten ve koşmaktan yorulmazlar, bıkmazlar ve usanmazlar . Hak ve hakikatin, adalet, özgürlük ve bağımsızlığın yolundan asla geri adım atmazlar.
Onların hesaplarında asla şahsi çıkarlar ve menfaatler uğruna davayı satmak, çifte standartlılık ve iki yüzlülük , karanlık güçlerle iş tutmak ve ortaklık yapmak yoktur. Onlar, aydınlık yarınların şafak savaşçılarıdırlar. Su bile durdukça kokar. Onlar Hak ve hakikat yolunda durmak nedir bilmezler. Sürekli bir eylem ve hareket içinde Allah doğru koşan cins atlar, ölümü içlerinde öldürmüş çatal yürekli kahramanlardır.
Onalar inkar ve Tuğyanın her yerde inananlara ve mazlumlara düşmanlık ve zulüm ettiği yer ve zamanlar da bile asla Hak ve hakikat çizgisinden, doğruluk yolundan ayrılmazlar. Hakka doğru yürümekten, bu yolda gerekirse malını ve canını vermekten asla geri durmazlar. Onlar; hayat ve ölümleriyle hakkı temsil eder, mazlumların mücadelesini verir, son imkan ve nefesine kadar Ahmed-i Mahmud-u Muhammed yolunun yolcularıdır.
Onlar tarih sahnesinde bazen; şehit Habil’i temsil ederler, put kıran İbrahim’dirler, Firavuna başkaldıran Musa’dırlar, Yusuf’unu arayan gözü yaşlı, gönlü kan ağlayan Yakup’turlar, hasretin, güzelliğin ve güzelliklerin sembolü Yusuf ve züleyhadır bazen. Ama; her şeyden önce ve sonra tartışmasız Muhammed-i Mustafa’nın askerleridirler.
Akıncı ruh hakkın ölçüleri içinde, Hakkın referansına dayanarak halkın yanında dürüst, samimi, çalışkan, cesur ve ahlaklı olan tarafta, yani; inanç ve iman cephesinde yer alır, saf tutar hep. Bi taraf olmak ve görünmek onlar için bir taraf olmak değil, bertaraf olmaktır. Hangi şartlarda, zamanda ve zeminde olursa olsunlar hep Hakkın tarafında, hep Hak’kın yanındadırlar. Rusya’nın, Çin’in, İsrail’in ve İslam düşmanı Haçlıların yanında,asla inkar ve tuğyan cephesinde değil.
Akıncı ruha sahip olan Müslüman sırtını sadece Allah’a yaslar, Allah’a güvenir, yönü sadece Hakka ve hakikate dönüktür. Bu yolda yürüyen milletiyle beraberdir. O, milletine tepeden bakmaz. Gurur ve kibir heykeli değil, inanç ve imanın kıblesidir. Her türlü şerait altında fitne ve fesat yuvalarının, yabancıların ve yabancılaşmanın, Allah düşmanı kafirlerin ve münafıkların karşısında yıkılmaz bir kale gibi dururlar. Hak ve hakikat yolunda onurlu, vakur ve dik durmaktır görevleri… Onlar geçmişi kucaklayan, geleceği omuzlayan çağlar ötesi bir mücadelenin ölümsüz savaşçılarıdırlar.
Akıncı ruhun yolu Hakkın ve hakikatin kaynağı olan Kur’an ve Sünnetin, insanlığın tek kurtuluş yolu olan Hz. Muhammed’in aydınlık yoludur. ”Yeni Türkiye’ yi ve gençliğini” bu büyük ve yüce idealler üzerinde inşa etmek zorundayız. Eğer; düşmanlarımızın karşısında galip gelmek, Hak ve hakikatin yolunda tarihi yürüyüşümüzü sürdürmek, onurlu ve şerefli bir devlet ve millet olarak sonsuza kadar ayakta ve hayatta kalmak istiyorsak…
Kendi değerlerinden yabancılaşan ve emperyalizmin ileri karakolluğuna soyunan, kendi tarih ve referans kaynaklarından uzaklaşan veya uzaklaştırılmış nesiller işgalci, istilacı emperyalist batılıların ocağına düşer, ayakları önünde diz çöker, ve eğilirler. Akıncı ruhu kuşanan bir millet; ancak Allah’ın karşısında rüku ve secdeye gider. Batılın ve küfrün karşısında namlulara sürülmüş kurşun gibi her an patlamaya ve hedefi 12’den vurmaya hazır ok gibidir onlar. Yay gibi eğri değil, ok gibi doğru ve dürüsttür attıkları her adımları…
Akıncı ruh; Putları kıran Hz. İbrahim’in, Firavunu Kızıl denizde boğan Musa’nın, Mekke’ nin fatihi Hz. Peygamberin, Kudüs’ü feth eden Hz. Ömer’in ve Salahaddin Eyyubi’nin, Haçlıları Anadoluda per perişan eden Kılıçarslan’ ın, Malazgirtte Alparslan’ın, İstanbulda Bizans’ı bir vuruşta paramparça eden Fatih’in vatanımız ve coğrafyamızda kök salmış ayak izleri ve yolumuz üzerindeki işaret levhalarıdır.
Benim milletim batının ve batılın kokuşmuş bataklıklarından ancak AKINCI bir ruhla kurtulur, dirilir ve yeniden ayağa kalkar, yeniden tarih yazar, yeniden çağ açıp çağ kapar. Sünepe batılıların ve çapulcu Haçlıların 2 Asırdır bize empoze etmeye ve dayatmaya çalıştıkları sömürge tipi bir devlet, millet, ordu ve coğrafya anlayışına teslim olmuş MANKURT bir ruh ruhsuzdur ve o ruh asla benim milletimin Akıncı bir ruhu olamaz.
Akıncı ruh;
”Bin atlı akınlarda, çocuklar gibi şendik
Bin atlı o gün, dev gibi bir orduyu yendik” diyerek sahabe bilincini kuşanmış Akıncıların inancını, imanını ve mangal gibi yüreklerini bayrak bayrak kalplerinde taşıyan şehadete susamış Allah erlerinin mücadele ruhudur.
Bu ruhtur Türkiyeyi ve coğrafyamızı yeniden ayağa kaldıracak ve mazlumların umudu olan Muhammedi ruh.
Bu ruhla dirilecek ve düşmanlarına galip gelecek, meydan okuyacaksın sen ey Müslüman, bu akıncı ruhuyla insanlığa bir kurtuluş müjdesi olacaksın, Allah’ın izniyle…
Kalemine sağlık hocam
Selamünaleyküm Arif abi Allah senden Razı olsun paslanmis yüreklere saguk bir su törpülenmis umutlara
Bir ışık oldu. Biz sözümüzü kalu, bela da verdik. Çok badireler atlattık. Çok zorluklar yaşadık baskının ve zorbalığı ilk ini Anne babamızdan, ailemizden gördük, eyilmedik. Toplumda Yasadigimiz Psikolojik baskılar karşısında yeese düşmedik, Hele, hele ümitsizliğe hiç kapilmadik çünkü Biz biliyoruz ki ümitsizlik Ancak kafirlere yakisir, bizler umudun temsilcleriyiz mazlumun hep yanında olduk zalimlerin Dimdik karşısında dimdik durduk Elhamdillah. Selam ve dua ile. İ. Azman
Selâm ve dua ile yüreğine ve kalemine sağlık ömrüne bereketi olsun inşallah