Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Osmanlı, Irak’ı kolay yönetebilmek amacıyla, bölgenin dini, etnik, siyasi, demografik özelliklerini de göz önüne alarak Irak’ı şu şekilde yönetmişti: Irak’ta üç bölge söz konusuydu. Basra eyaleti, Bağdat Eyaleti ve Musul Eyaleti. Basra eyaletinde Şiiler bulunuyordu ve Osmanlı burayı Şii fıkhını uygulayarak yönetiyordu. Bağdat eyaletinde Hanefiler bulunuyordu, Osmanlı burayı Hanefi fıkhını uygulayarak yönetiyordu. Yukarıdaki Musul eyaletinde ise Şafiler bulunuyordu, burayı da Şafi fıkhını uygulayarak yönetiyordu…
Osmanlı’nın buradaki derdi sen şu, sen bu değildi. Basra, Bağdat ve Musul’u bu şekilde yöneterek daha kolay bir yönetim politikası uyguluyordu. Nitekim bu eyaletlerin hiçbiri ben şuyum ben buyum demiyor, ben Osmanlıyım diyordu.
Peki ne oldu da bu medeniyet ufkumuzu kaybettik? Cevap çok basit. Güç meselesi. Anladık ki bir devleti ayakta tutan unsurlar ortadan kalkarsa, ne devlet kalır ne de medeniyet. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra zaten zayıflamış olan Osmanlı, tasfiye edildikten sonra geriye kalan işleri kolaydı Emperyalist devletler için.
Yine Irak üzerinden gidelim. Tabi Osmanlı her cephede zayıf düşünce, Irak’ın parçalanması da kolay olacaktı. Gertrüth Bell diye bir kadın Irak’ın haritasını çizdi. Parçalara ayırdı. Ve sonuç günümüz. Kısacası ne aile kaldı ne toplum ne de devlet. En sonunda da medeniyet ufkumuzu kaybettik gitti.
Şimdilerde devlet büyüğümüz Recep Tayyip Erdoğan bunu yapmış olduğu ülke ziyaretleri ile ifade etmektedir aslında. İran ziyareti ile Kuzey Irak meselesine çözüm araması ve Sırbistan’a giderek Sırbistan Cumhurbaşkanı ile Boşnakları ziyaret etmesi hep bu uyandırma çabalarının tezahürüdür…
Sonuç olarak bize yazılan reçeteye yaklaşık bir sene boyunca riayet ettik. Şimdi de temelden başlayarak içimizdeki sıkıntıları gidermek zorundayız. Aileden başlayarak öncelikle eğitim, kültür, çalışkanlık, azim sorunlarımızı halletmeli, sonrasında dinamikleri sağlam bir toplum yapısı oluşturulmalı ve nihayetinde de güçlü, müreffeh bir Türkiye’yi yeniden inşa etmeliyiz…
Ancak tüm bunlar bir arada sağlanarak İslam Kültür ve Medeniyetini yeniden kurabiliriz. O zaman ne Olimpos,un çocuklarına ne BATI’ya bakarız. Tek yönümüz olur. O da Allah’ın ipinin yönü, Kabe, Kur’an ve Hz. Peygamber (sav)’in sünneti. Buna inancımız tam.
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
