Seninle ilk tanışmamız 70’li yıllara dayanır.
Ne yalan söyleyeyim İstanbul! Seni hiç de hayal ettiğim gibi görmemiştim.
Topkapı’da,
Daha ayağımı yere basar basmaz irkildim.
Kendimi Hindistan-Bangladeş türü bir curcunanın içinde buldum.
Zaten
Topkapı Otogarı’na otobüsün ulaşması başlı başına bir çileydi.
Gıdım gıdım ilerleyen bir trafikte
Sinirden sigara üstüne sigara içen yolcular yüzünden
Otobüsün içini kesif bir duman kaplamıştı.
Sıcaktan bunalan çocuk ağlamaları
İle
Dışarıda tabla üzerinde müzik (!) kasetleri satan tablacıların yüksek volumlü bağırtıları arasında, otobüsün durması ile kendimi adeta dışarı attım.
DOLMUŞ
Bavulumu almam,
Tablacı, seyyar satıcı, kokoreççi, tükürük köfteci, tombalacı, kaçak sigara satıcıları, hanutçu ve yankesicilerin arasından sıyrılarak dolmuşlara (minibüs duraklarına) ulaşmam kolay olmadı.
Çünkü
Her an bavulunuzu çekiştiren bir hanutçunun arkasından kendinizi başka bir seyahat acentasında bulabilirsiniz
Veya uyanık olmasanız
Cebinizdeki parayı yankesiciye kaptırama riskiyle karşı karşıyasınız.
Nihayet
Zor bela bu cendereden çıktım.
Minibüse ulaştım
Ama çile henüz bitmiş değil.
Üst üste yığılmış yolcuların arasında sıkışmak ayrı bir dert,
Parayı yankesicilere kaptırma korkusu ayrı bir dert iken
Bu sefer minibüste
Yakası açılmamış sözleri olan bir müzik(!) çalmasın mı?!!
Üstünde yabancılığı
Buram buram kokan birisi olarak böyle şeylere itiraz edemeyeceğimi tahmin edersin ey İstanbul!
Ama etsem de neye yarayacak ki…
Neyse,
Biliyor musun İstanbul?
İlk gün bu yaşadıklarımın hiç birini sana hiç yakıştıramadım.
Hayalimde yaşattığım İstanbul ile senin aranda hiçbir bağ kuramamıştım o gün.
MEĞERSE
İKİ DÖNEMDİR İSTANBUL’U CHP YÖNETİYORMUŞ
O yıllarda
Senin bu hallere neden düştüğünü anlayacak siyasi bir birikimim yoktu.
Öyle ya,
“Üç imparatorluğa başkentlik yapmış,
Yüz yıllar boyunca da
İslam’ın Payitahtlığını yapmış İstanbul nasıl bu halde olabilir?” diye düşünüyordum.
Meğerse
İki dönemdir CHP yönetiminde imişsin İstanbul!
Ondan önce de
Bir 27 yılı daha eklersek… “Eh! Olacağı budur “ dedim kendi kendime yıllar sonra.
ÇÖP DAĞLARI ARASINDA
SUSUZ İSTANBUL
“Beterin beteri var” derler ya İstanbul!
Ben senin 70’li yıllardaki halini beğenmezken,
CHP yönetiminin tekrar iş başına gelmesiyle
90’lı yıllarda daha beterini yaşamaya başladık.
Yukarıda saydığım
Tüm o sakametlere bu sefer çöp dağları ve susuzluk da eklendi çünkü.
MİLLİ GÖRÜŞ BELEDİYECİLİĞİ
İSTANBUL’U BATAKLIKTAN ÇEKİP ÇIKARIYOR
Umutların söndüğü bir anda İstanbul!
Milli Görüş belediyeciliği senin imdadına yetişti.
Ve
Ey İstanbul!
Kısa sürede
Bütün ihtişamınla yeniden ayağa kalk(mıştın)
DÜNYA İLE YARIŞAN İSTANBUL
Öyle ki,
Son zamanlarda
Artık dünya ile yarışıyordun İstanbul!
Temizlik ve yeşillikte.. estetikte dünya başkentlerine hava atar hale gelmiştin.
Köprüler, Marmaraylar, Avrasyalar, çevre yolları, temiz Haliç, alt ve üst geçitlerinle, lale bahçelerinle, dikilen milyonlarca ağacınla
Eskiden olduğu gibi imparatorluk ihtişamına geri dönüyordun.
Bilhassa
Duvar peyzaj çalışmaların vardı ki,
Ah! Ne kadar hoş bir görüntüsü vardı onların.
Edirnekapı şehitliğin oradan geçerken gündüz ayrı, gece aydınlatmasıyla ayrı bir güzelliğin vardı İstanbul!
Bu duvar peyzaj çalışmaları
Gürültü kirliliği ve havayı temizlemenin ötesinde
Tam bir sanat eseriydi(ler)
TEKRAR CHP
Ve ne olduysa, nasıl yanıldıysan İstanbul
Geçmişte yaşadıklarını unutup
Tekrar CHP’ye teslim oldun.
Bundan dolayı “eseriydi” diyemiyorum.
Çünkü artık o güzellikler mazide kaldı.
Seni soyacaklar İstanbul!
Güzelliklerinden
Yavaş yavaş soyacaklar İstanbul!
DİREN İSTANBUL!
Duvar peyzajlarını kaptırdın,
İleri biyolojik arıtmayı kaptırdın
Her hafta yapılan
Temel atma törenlerini
Anahtar teslim törenleri ve sair etkinlikleri unuttuk zaten
Ama
Ne olur, şu Haliç’ine sahip çık İstanbul!
Kaptırma onu!
Çünkü
Haliç kirlenirse temizlenmesi bir 20 yılımızı daha alır.
Bırakma kendini,
Diren İstanbul!
15.10.2020
Emin Batur