Pazartesi , 3 Kasım 2025
Son Dakika Haberler
MUSTAFA KEMAL VE TEBBET SURESİ EFSANESİ

MUSTAFA KEMAL VE TEBBET SURESİ EFSANESİ

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّۜ ﴿١﴾ مَٓا اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَۜ ﴿٢﴾ سَيَصْلٰى نَاراً ذَاتَ لَهَبٍۚ ﴿٣﴾ وَامْرَاَتُهُۜ حَمَّالَةَ الْحَطَبِۚ ﴿٤﴾ ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ ﴿٥

Yazımız 2012 yılı yazısıdır ve o günkü başlığı 

“SİZ HİÇ “TEBBET” OKUDUNUZ MU?” şeklindeydi. 

Okuyalım arkadaşlar. 

Tebbet  Suresi “Namaz Sureleri” dediğimiz “kısa” surelerden. Hemen hepimiz ezbere biliriz. Biliriz de,gerçekten “Ne diyor?” diye bilenimiz yoktur. Keza, bilenlerimizin de herhangi bir tefekkürü yoktur.

Müslümanlar tefekkür etmemişler ama keferelerimiz tefekkür etmişler ve Mustafa Kemal Paşa’yı da işin içine katmışlar.

 Çünkü, “Tebbet” suresi, Peygamberimiz Efendimizin amcası olan Ebu Leheb’i ve onun karısını konu alıyor.

Böyle olunca, sözde,Mustafa Kemal, İngiliz Büyükelçisine diyesiymiş ki: “Kur’an-ı Kerim’i Türkçeye çevireceğim ve millet şu araboğlunun yavelerini bir güzel  görecek.” Büyükelçinin ifadesine göre de Mustafa Kemal, “Türkçeye çevireceğim” diye de özellikle “tebbet suresi”ni kasdediyor.

 Çünkü, müslümanlar,bu sureyi okuduklarında, sadece, Ebu Leheb denilen bir adamı ve karısını dillerine dolamış oluyorlar. Halbuki, bu sözleri söyleyerek “ibadet mi olur?”muş.

Bu hikayeyi uyduranlar Kur’an-ı Kerim’in o güne kadar Türkçeye çevrilmediği ve ilk çevirmenin de Mustafa Kemal tarafından yaptırıldığı kabulü ile Uyduruyorlar. Halbuki Kur’an-ı Kerim Türkçeye teeee ilk müslüman Türk devleti olan Karahanlılar zamanında çevrilmiştir. Bu bilgiyi anti parantez dedik de esas meseleye devam edelim. 

Hadi, şimdi, Tebbet Suresi’ni,vahyedildiği gün itibariyle okumaya başlayalım: 

“Ebu Leheb’in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu gitti. Ona ne malı ne kazancı yaramadı. O da, gerdanında bükülmüş bir ip olduğu halde odun hammalı olarak karısı ile birlikte alevli bir ateşe atılacaklar.”

Düşünün ki henüz Mekke’deyiz. Kur’an-ı Kerim, henüz “ayetler” halinde “inzal” olmuş durumda.Yani, henüz Kitab değil ve Peygamberi henüz yolun başında.

Peygamber, Kur’an diliyle daha bu saatte  Ebu Leheb ve Karısı’nın cehennemlik olduklarını ilan ediyor.

Ebu Leheb ve Karısı… “Biz müslüman olduk” deseler ve “Kelime-i şehadet” getirmiş olsalar…Muhammed Mustafa’nın hem peygamberlik iddiası ve hem de getirdiğini iddia ettiği din; anında çöpe gidecek. Çünkü,”Mahluk değildir”  ve Allâh Teâlâ tarafından gönderildi dediği Kur’an-ı Kerim’in, Ebu Leheb ve Karısı hakkında ilan ettiği “mutlak son” hemen o anda iptal olacak….Kur’an denilen ayetler hemen o saniyede yalanlanmış olacak.

Mekke’de bu konuya uyanan kefereler oluyor. Ebu Leheb’e gidip, hem uyarıyorlar hem de baskı yapıyorlar. “Hadi..Muhammmed’e inandığını ilan et…Yalancıktan da olsa iman ettiğini ilan et, ve böylece onun bir yalancı olduğunu, getirdiği kitabın kendi düzemecesi olduğunu söyleyebilmemize delil ol….Böylece isbat ederiz ki; Muhammed bir yalancıdır… İşte, yalanının belgesi..İşte Ebu Leheb… Kur’an ona kafir diyor ama bakın o müslüman oldu. Bu nasıl iş? diyelim.”

Ama, Ebu Leheb bunu yapmıyor. Karısı da yapmıyor. Üstelik,Ebu Leheb diyor ki: “Muhammed, şu dağın ardında bir ordu var ve üstümüze geliyor, dese inanırım. Ama, O’nunla gönderildiğini söylediği Din’e ve İlahı’na asla inanmam.” 

Ne gördük? 

Yani, her bakımdan ibretlik ve “mucizevi” bir durum. Muhammed ne söylese inanıyor ama,”Bana gönderildi” dediği din’e ve kitab’a inanmıyor. O kitab ve din de onun kafir ve cehennemlik olduğunu “ezeli” ve “ebedi” bir dil ile ilan ediyor.Üstelik,Ebu Leheb ve karısı o gün henüz sağ ve hayattadırlar. “İşte biz de iman ettik” deseler: Game over=Oyun Bitti olacak.

Ama olmuyor: Ebu Leheb ve karısı “İman ettik” kelimesini söylemiyorlar ve söyleyemiyorlar. Çünküüü… Kur’an mahluk değildir ve o kitab, levh-i mahfuzda o şekilde idi ve ebediyyen de öyle olacaktı. Ne Ebu Leheb ve karısının ne de bir başkasının onu yalanlayabilme gücü asla ve asla olmayacaktı.

Her gün okuduğumuz “tebbet” ile Ebu Leheb ve Karısına bed-dua etmiyoruz. Kur’an’ın düşmanlarının Kur’an karşısında ne kadar aciz olduklarını ilan ediyoruz.

Ediyoruz da… Buna bir de kendimiz inanalım: Olur mu?

Yorum yap

Aydın Aydın *

Tüm Yazıları →
Aydın Aydın

Ayrıca Bakınız

İNDİRİLMİŞ DİN VE GERÇEK KUR’AN DİYE MESELE NEDİR? 

İNDİRİLMİŞ DİN VE GERÇEK KUR’AN DİYE MESELE NEDİR? 

Kocaeli deprem senesi günlerinde Hacıbektaş’a gitmiştim. Orada hem Külliye’yi gezdim hem de  çilehane denilen yerde, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir