Perşembe , 21 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
KEFENİN CEBİ YOK

KEFENİN CEBİ YOK

“Kefenin cebi yok.” Bu ifadenin İtalyan atasözü olduğunu söyleyenler de var. Halk arasında ölürken öteki tarafa para götürülmez anlamında kullanılır, yaygın olarak da bu ifade cimriler için kullanılmaktadır.

İnanç değerlerimiz açısından baktığımızda ölülerin bedenine giydirilen kefenin cepsiz ve dikişsiz olduğu bilinmektedir. İnsan bu dünyada kazandıklarından yanında ahirete hiçbir şey götüremeyecektir. Bir ömür elde etmek için kendisini paraladığı, parçaladığı her ne varsa bu dünyada kalacaktır, istese de istemese de terk edecektir. O kazandığı mallarını, malları da onu terk edecektir. Oysa ahiret hayatı bu dünyada kazanılacaktır. Ahiret huzuru ve mutluluğu için yapılabilecek her ne varsa bu dünyada yapılacaktır. Bu anlamda yanlış kullanılan bir deyimimiz de vardır. “Dünyada mekân, ahirette iman.” diye. Hâlbuki “Dünyada iman, ahirette mekân” şeklinde olmalıdır. Zira Rabbimizin bizim için vaat ettiği cennet, dünyada yaşanan imanlı bir hayatın neticesi olacaktır.

Rahmetli Ali Düzenli hocamız vaazlarında bu konuya sık sık temas ederdi. Cemaati özellikle zengin esnaflardan oluştuğu için zekât ve infak konusunda onları uyarmaktan geri durmazdı. Zekât konusunu işlediği bir vaazında cemaatine şu uyarıyı yapmıştı: “Ey Müslümanlar! Avanaklık yapmayın, kazandıklarınızdan siz verin, ben kazandım oğlum versin demeyin, senin kazandıkların onun yemesine yetmeyecektir. Sana ahirette lazım olacak olan bu dünyada verdiklerindir. Başkasının verdiğinden sana fayda olmayacaktır, aklınızı başınıza alın.” Rahmetli Düzenli hocamızın bu sözleri ve konuyla ilgili diğer sözleri birçok Müslümanın zekâta ve infaka bakışını değiştirmişti. Allah için, onun rızasını kazanmak için vermenin ne demek olduğunu bu sözlerden öğrenmiş, adeta silkelenmiş, kendisine gelmişti. O günkü vaazlarda söylenen hakikatler söyleyenleri tarafından bihakkın yerine getirildiği için etkisini gösteriyor, dinleyenleri harekete geçiriyordu. Maalesef bugün bunun geçerli olduğunu söylemek zor gibi görünüyor. Konuşanlar hakikati konuşuyor da yapmaya gelince maalesef hiç oralı olmuyorlar. Bunun içinde sözleri karşılık bulmuyor. İnfakı yeni öğrendiğim yıllarda rahmetli Nuri Genez hocamızla konuşuyorduk. Sordum: Hocam çocukluğumuz camide geçti, neredeyse camide büyüdük diyebilirim. Fakat ben infak diye bir ibadeti şimdiye kadar hiçbir hocadan duymadım, bu nasıl olur?” Cevabı çok kısa ve net oldu: “Kardeş, insan vermediği bir şeyi, yapmadığı bir ibadeti nasıl söylesin ki?” O günlerde konuşma makamında olanlar kendileri vermedikleri için, yapmadıkları için bu ibadetlerden bahsetmiyorlardı. İstisnalarına selam olsun. Şimdikiler bahsediyorlar, anlatıyorlar; fakat bu ibadetlere dair hiçbir şey yapmıyorlar. Bundan dolayı da kefenin cebi yok, hiçbir şey götürmeyeceksiniz, Allah rızası için verin dediklerinde aşağıdan ‘önce sen ver’ homurdanmaları maalesef duyulur oldu.

Kazandıklarımızın azabımız olmasından Rabbimize sığınalım. Zekât, infak ve sadaka kavramlarını yeniden düşünelim, değerlendirelim. Bunlara sadece bir kavram olarak da görmeyelim. Bunların bir ibadet olduğu hakikatini unutmayalım. Kur’an’ın öngördüğü şekilde anlamaya çalışalım. Nasıl ve ne kadar vereceğiz diye sorduklarımız bize adeta vermemenin yollarını anlatmaktadırlar. Şuna buna değil, imanımıza ve vicdanımıza sorduğumuzda cevabı net olarak alabiliriz. Aksi halde vicdan da, yamuk olan iman da kıvırır durur. Vermenin imkân işi olmadığını, iman işi olduğunu öğrendiğimizde Rabbimizin muradını anlamış olacağız ve gereğini yapacağız.

Konuyla alakalı olarak sözlerin en güzelini, en güzel sözlerin sahibi olan Allah’a bırakalım. O’nun sözüne kulak verelim ve gereğini yerine getirenlerden olabilmek için de dua edelim. Kefenin cebi yok, imanımızın cebini Rabbimizin razı olacağı amellerle doldurmaya devam edelim.

O servetin cehennem ateşinde kızartılıp onların alınlarının, yanlarının ve sırtlarının dağlanacağı gün onlara: “İşte sırf kendiniz için yığdığınız servetiniz! Haydi, şimdi görün bakalım yığdığınız servetin gününü!” denilecek. (9/Tevbe, 35)

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir