Altı sene içerisinde Üniversite ve Yüksek Lisans eğitimimi tamamladıktan sonra Temmuz 2018’de memleketim Manisa’ya dönmüştüm.
Sınav için İstanbul’a gitmem gerekiyordu. Tabi aradan 8 ay gibi bir süre geçmişti. Çok özlemiştim İstanbul’u. Heyecanla gitmiştim. Gideceğim yer altı sene ekmeğini yediğim Kadıköy idi. Sınavım Maltepe Başıbüyük’teydi. Zamanımın kısıtlı olması sebebiyle ancak sınava gidebildim ve birkaç yer görebildim.
En büyük sevincim Çamlıca Cami’ne gidip namaz kılmaktı ama olmadı. Nasipse ileriki bir zamanda.
Sözü nereye getireceksin kardeşim diyeceksiniz şimdi, söyleyeyim.
İstanbul’da beni kendine çeken bir hava var. Hava derken tarihi havasını kast ediyorum tabi. Yoksa gerçekten de çok kalabalık bir şehir. Her ne kadar ulaşım imkanları çoğalsa ve kolaylaşsa da insanı yoruyor bir bakıma.
Herkes kendi işine yetişme gayreti ve telaşı içerisinde. Sabahın altısında bile metrolar, otobüsler çok kalabalık oluyor.
Ama İstanbul’un bir yönü var ki bir Mega Kent için oldukça normal olan bu negatif etkiler bu yönü sayesinde kaybolup gidiyor…
Ne mi? İstanbul’un tarihi yerleri. Gez gez bitmez. Hepsinde ayrı bir tarihi doku, tarihi bir koku mevcut. O tarihi dokular, insana takma İstanbul’un bu hengamesini, ben sana yeter de artarım, seni dinlendiririm diyor adeta.
Mesela Ayasofya anlatılmaz yaşanır. Sultan Ahmet’e bekçilik eder hemen yanı başında. Fethedilemez denen Roma Surlarına mesaj gönderir Fatih’in Cami olarak hizmete açılmasından beri. Sarayburnu artık benden sorulur der, Surlar değil ben varım der…
Sultan Ahmet, Kabe’ye selam gönderir İstanbul’dan altı minaresiyle. Mimar Sinan’ın Süleymaniyesinden, Yedi Tepeli İstanbul’un en tepesinden ezanlar yükselir. Hemen onun arkasından da Fatih Cami gelir… En arkalardan bir yerden Eyüp Sultan ben de buradayım der.
Eminönü’nün Yeni Cami’si, Karaköy’ün Yeraltı Cami’si, Zeytinburnu’nun Takkeli İbrahim Ağa Cami’si ve daha birçok camisi ayrı dokuda…
Galata Kulesi’nden ayrı bir gözetlenir İstanbul. Orta Köy’den Boğazın dibinden Kuzguncuk’u, Beylerbeyi Sarayı’nı izlemek ne hoş.
Üsküdar’dan, Yavuz Sultan Selim’in Çadırını kurduğu yerden Boğaz’ı, Avrupa’yı izlemek ayrı bir zevk.
Kısacası Anadolu’ya gittiğinizde Anadolu’nun o sıcak havasını, Rumeli’ye Avrupa’ya geçtiğinizde eşsiz İstanbul Tarihini tadıyorsunuz. Her bir yakası tarihiyle güzel İstanbul’un…
Böyle güzel bir şehri gezip görmek bana yetmedi bu eğitim hayatım boyunca. Daha gitmediğim birçok tarihi mekân var, birçok camiye gitmeme rağmen daha bilmediğim ve gidemediğim camiler var belki de…
Bilmiyorum, ben böyle hissediyorum. Bence bu güzel bir his. Siz ne dersiniz buna… Yok yok bu doğru bir his… Döndüm ve şimdiden yine özledim…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
Teşekkürler…..
Rica ederim sayın hocam… Selamlar sevgiler…