Miladi takvimin son günündeyiz. Yarın kutlayan kutlamayan herkes yeni yıla girecek. Ama YILBAŞI denen hadise Hristiyanlar için Bayram niteliğinde. Hristiyan dünyası her yıl Aralık ayının son haftasını, Hz. İsa’nın doğumunu bayram olarak kutlar ve bir hafta boyunca çok çeşitli faaliyetler yaparlar.
Kiliselere gitme, çam ağacı kesme, balkon ve evleri süsleme vs. içerisinde bir bayram kutlaması yaparlar. Tabi bu kutlama Bayram kutlaması amacını aşmakta ve iş çok çeşitli boyutlara ulaşmakta…
Noel Baba ritüeli de buna 1605 yılında ilk defa Almanya’da eklenmiş ve o zamandan beri de uygulanagelmiştir. Aslında böyle bir şey yoktur. Çocuklara yönelik olarak yapılan bir eylem olup çocuklara hediye paketleri, şeker vb. dağıtma böylelikle bir iyilik şablonu oluşturma ve bunu bir mit haline getirme de denebilir.
Bu ritüelleri yerine getiren Hristiyanlar kadar getirmeyen ve böyle bir kutlamayı uygun görmeyen Hristiyanlar da var. Bunlara göre Hz. İsa aralık veya ocak ayında doğmamıştır. Luka İncil’ine göre Hz. İsa çobanların koyunları otlattığı bir ekim ayının başında dünyaya gelmiştir. Yine Luka İncil’ine göre Hz. İsa kendisine inananlardan, kendisinin doğumunu değil ölümünü anmalarını istiyordu. Ayrıca Markos ve Yuhanna İncilleri de Hz. İsa’nın doğumu ile ilgili bir şeye değinmemiş.
Bir başka olay. Acaba ilk Hristiyanlar Hz. İsa’nın doğumunu kutluyor muydu? Bu konuda ortada dolaşan bir şey yok. Bu kutlamaların Hz. İsa’nın doğumundan ancak 300’ü aşkın yıl sonra başlandığına dair bilgiler var. İngiltere ve ABD’de bir aralar Noel kutlamaları yasaklanmış. Nedeni de ilginç: Kutsal Kitapta ve tarihsel verilerde buna bir sebep ileri sürülemiyor. Zira bunu şu andaki Hristiyan alemi fark etmeden yapıyor…
Şimdi gelelim biz Müslümanlar açısından bir değerlendirme yapmaya. Her 31 Aralık günü geldiğinde hatta hatta daha önceden hazırlıklar başlıyor, tatil planları yapılıyor, lüks ve debdebeye kaçılarak 31 Aralık gecesine hazırlanılıyor. Gece kulüpleri, konserler, içkili geceler vs. vs.
Burada kendimize bir eleştiri. Aslında bu eleştiri kendimize hakaret. Çünkü bizim dinimizde, bizim kitabımızda, İslam-Kültür ve Medeniyetinde böyle bir uygulama yok. Ta ki son asra kadar. Hani demiştim ya kendimize bir eleştiri diye, mesele şu:
Hz. Peygamber döneminde de çalgılı eğlencelerin olduğunu biliyoruz. Ama sınırlar çerçevesinde, aşırıya kaçmayacak şekilde. Biz Müslümanların mantıki olarak baktığımda Noel’i kutladığımızı düşünmüyorum. Bizim eğlencemiz yeni bir yıla girmenin sevinci sadece.
Amaaa!!! Müslümanca sınırlar içerisinde mi geçiriyoruz yılbaşı gecemizi!!! Bu soruya maalesef büyük oranda olumlu cevap vermek mümkün değil. Bir kere çok büyük bir külfete sebep oluyor bu. Çok büyük harcamalar yapıyoruz. İşin içerisine içkili eğlence de girince İslami çerçeveden çıkılıyor tamamen.
İçkili kutlamalı Yılbaşı Yortusu İslami bir çerçeveden çıkıyor. O gece kendimiz olamıyor, işte o zaman Hristiyanların kutladığı Noel evresine geçiyoruz.
Şimdi soruyorum! Bunun neresi Müslümanlık! Aslında yapmamız gereken şu! Aslında asıl kutlamasını yapmamız gereken şu! Biz kimiz güzel kardeşim? Hz. Peygamber’in ümmeti Müslümanlar. Her 31 Aralık günü geldiğinde, 1 Ocak’tan bu yana ne yaptık, hayatımızda olumlu anlamda neleri değiştirebildik, namazlarımızı kılabildik mi, bu bir yıllık süreyi Müslümanca yaşayabildik mi gibi gibi sorularla kendimizi muhakeme edebildiğimiz ve bu sorulara cevap bulduğumuz zaman asıl kutlamayı hak etmişiz demektir.
Ha, bu kutlama da öyle içkili falan değil, alırsın çekirdeğini, yiyeceğini kutlarsın. Asıl olması gereken de budur. İçkiymiş, kumarmış, yılbaşı biletiymiş bilmem ne bunlar tamamen İslam dışı uygulamalardır. Bunlar bize yakışmaz. Bunu kimler yapar, içi boşaltılmış Hristiyanlık yapar. Biz onların yaptığını yaparsak onlara benzemiş oluruz. Hem bir hadiste ne deniyor: “Kim bir kavme benzerse o onlardandır” Bu olmaz. Biz başka bir kavmi örnek değil örnek alınan olmalıyız…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ