ABD başkanı Trump’ın KUDÜS kararının yankıları halen devam ediyor. Bu konu tv programlarında günlerce tartışıldı. 1990’lı yıllardan bu yana bu tasarı masanın bir kenarında bekletiliyordu. Ve nihayet Trump bir anda basının önünde Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğunu yumurtlayıverdi. Çok yazılıyor çiziliyor. Bu kararı almasının arkasındaki asıl nedenler. Evanjelistler üzerinde duruldu, iç politikada köşeye sıkıştırılmasından dolayı dikkatleri başka bir yere çekme niyeti olduğu üzerinde duruldu, İsrail ile bölgede etkili olma niyetinin olduğu üzerinde duruldu… Vs. vs… Biz Birleşmiş Milletler’e dönelim…
Trump’ın bu kararı daha sonra BM’ye taşındı. BM Güvenlik Konseyinde bu tasarının iptal edilmesi için 15 üyeli konseyde, 14 geçerli oy kullanılırken, sadece bir oy ret olarak çıktı. Bu ret oy da ABD’nin kendisiydi. Tabi ABD’nin bu oyu VETO niteliğinde…
Kudüs kararına tepki gösterenler sadece İslam ülkeleri değil elbette. Avrupa’dan, Asya’dan, Afrika’dan da tepkiler söz konusu. Güvenlik konseyindeki 14’e 1’lik oran da tepkinin derecesini ortaya koyuyor.
Trump hızını alamamış olacak ki tehditler savuruyor ret tasarısını onaylayanlara. Bu ülkeleri izliyoruz diyor Trump. Bence biraz itidalli davranmalısın, yoksa daha da yalnızlaşabilirsin. Zaten kendi ülkende PENTAGON ile başın dertte. İşleri tamamen arapsaçına döndüreceksin. Dikkat et. Haa bize de vize şantajı yapıyormuşsun, yapma. Çünkü bu numarayı çok denedin, tutmadı… Olan sana olur söylemesi… Devam…
Tehditler sonrası BM’nin güvenlik çizgisinin dışına çıktığı düşüncesi ile BM’den istifa haberi geldi. İstifa eden İnsan Hakları Komiseri Başkanı Trump’ın tehlikeli biri olduğunu söyledi. Daha sonra da dün yapılan BMGK’da ABD bir kez daha hüsrana uğradı. Oylamada çıkan sonuç ABD’yi yalnızlığa sürükledi. Kudüs Tasarısı 128 oyla kabul edildi, 9 ret oyu çıkarken 35 de çekimser oy kullanıldı.
Oylama sonrası İsrail tarafında yapılan yorumlar pek de tatmin edici gibi durmuyor. Netenyahu, İsrail ve Trump lehine oy kullananlara teşekkür etmekle yetindi. İsrail’in bu açıklaması kendileri açısından haklıdır. Zira bölgede Amerikanın hakimiyeti herkesin malumu.
Her şeyden öte aslında burada bir sorun ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her zaman dillendirdiği bir mesele bu. BM’nin yapısıyla ilgili. İki yüze yakın ülkenin kararları beş ülkenin tek oyuyla hiç ediliyor. Emperyalizmin meşruiyet çarkı diye nitelendirir BM’yi Mehmet Çelik. Gerçekten de öyle. On bin kilometre ötedeki devlet, bölgenin geleceğiyle ilgili asli karar alma organı olarak görevini icra ediyor! Ne kadar da adilane değil mi? Ve yıllarca bölgenin hamiliğini yapmış bizlerin gık deme hakkı bile yok… Bizler kararı konuşsak da geri plandaki mesele bu.
Ancak KUDÜS başka. ABDÜLHAMİD’in ektiği tohumlar meyvesini veriyor bugünlerde. Fransa istemez bunu, İngiltere istemez, Almanya istemez. Çünkü ABDÜLHAMİD bugünleri görmüş, paylaşılamaz bir şehir inşa etmiş. TRUMP’ın yalnız kalmasının nedeni de bu. Görüyorsunuz BM’de bile yalnız. Orası sadece Yahudilere ait değil, üç semavi din için kutsal bir yer. Elbette paylaşılamayacak…
Sonuç olarak Trump bu kararı belki iç politikadaki sıkışıklıktan kurtulmak için aldı, dikkatleri hem başka yöne çekti hem de bölgede İsrail ile birlikte yol almak istedi orası tartışılır. Şurası su götürmez bir gerçek ki tepkiler çığ gibi büyüdü. Hem de dört bir yandan. Erdoğan da bu durum üzerine Filistin meselesini daha sert bir şekilde masaya yatırdı. Önce İslam İşbirliği Toplantısı daha sonra da BMGK’da bu kararı net bir şekilde geri çevirdi.
Ne diyelim! Bu karar yıllardır bekliyor zaten BEYAZ SARAY’ın masa köşesinde. Bekleyedursun. Zira tepki çok…
İBRAHİM YAVUZ