‘Prison Break’ hapishaneden kaçışı anlatan bir Amerikan dizisi.
Zamanında
TV de oynarken iyi seyirci toplamış, hareketli ama mesaj içeriği güçlü bir diziydi.
Amerika’nın özelinde
Batı mantığını anlayabilmek için bu dizi de verilmek istenen mesaj çok önemli.
Genellikle Amerika mesajlarını
Siyasilerden çok
Medya, sinema ve TV dizileri üzerinden verdiği bilinmektedir.
Şimdi
O mesajı arz etmek istiyorum:
Böylece
Başta İslam ülkeleri olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde katliamlar yapan bu canilerin, conilerin neden en ufak bir vicdan azabı duymadıkları daha iyi anlaşılacaktır.
Zaten
Amerika’nın bu katliamlarına karışıp azıcık vicdanı olan askerler bir müddet sonra kafayı yiyip ya tımarhaneyi boyluyor veya organize suç örgütlerine karışıp ABD nin başına bela oluyor. O da ayrı mevzu.
Neyse
Anlatmak istediğim;
ABD de sistemi ayakta tutan aklın nasıl da canavar bir ruha sahip olduğudur.
Buradan hareketle;
Bugün Halep’te yapılan katliamları,
Daha önce
Felluce’de bir günde öldürülen binlerce masumu, Irak’ta işlenen cinayetleri, Pakistan’da Afganistan’da düğün yerine atılan bombalarla öldürülen sivillerin neden öldürüldüğü ve ülkemizde yapılan bombalama eylemlerinin maksadı daha iyi anlaşılacaktır.
PETROİL OUT
Prison Break adlı dizinin konusu özetle şöyle:
Bir bilim adamı petrole alternatif araçlarda kullanılabilecek bir yakıt bulmuştur.
Ve
Bu yakıt türünü kamuoyuna açıklamak üzeredir.
Böyle bir ürünün piyasaya çıkması ise Amerikan menfaatlerine aykırıdır. Bu kişinin derhal susturulması lazım…
(Buradan anlaşılıyor ki, Petrolden en fazla kazancı Araplar vs. ülkeler değil ABD faydalanıyor. Ve eğer bir buluş insanlığın faydasına değil.. Amerikan menfaatlerine uygunsa piyasaya sürülebilir.)
Netice olarak
Görev Amerikan gizli servislerine havale edilir.
Gizli servis
Bilim adamını paketleyerek gözden uzak bir yerde ev hapsinde tutar.
Niçin ev hapsi?
E nede olsa şanslı bir Amerikalı.. başka ülkenin bilim adamı olsa anında ortadan kaldırırlar. Neden ortadan kaldırıldığını kim arayıp soracak ki?
Ama
Burası Amerika. Demokratik(!) bir kılıf bulmak zorunda…
O kılıf da şu:
Sıradan masum birine mezkûr bilim adamını öldürmüş gibi bir senaryo hazırlanıyor. O masum kişi tutuklanıp hapse atılıyor. Tutuklandığı eyalette idam cezası uygulanmaktadır.
Hesapta
O masum kişi bilim adamının katili diye idam edilecek. Böylece dosya kapanmış Amerika laf dinlemez(!) başka bir bilim adamı çıkıncaya kadar rahat bir nefes almış olacak.
SEN KUTSAL BİR GÖREV YAPIYORSUN!
Dizinin bundan sonraki bölümleri abisini katillerin elinden kurtarmak isteyen kahramanın akıllıca çözümleri ve klasik Amerikan filmlerinde gördüğümüz kaçma kovalamaca ve bin bir tesadüfün üst üste geldiği sahnelerle devam eder.
Tabiidir ki,
Bu kaçma-kovalamaca esnasında ilgili-ilgisiz, masum-cani birçok insan ölür veya öldürülür.
İşte tam bu sırada
Görevini(!) yapmak üzere takır takır adam öldüren ajanlardan biri intibaha gelerek
Durumunu sorgulamaya başlar:
‘’İş mi bu yaa…’’ der gibi, üst rütbeli amirine bir kişi için bu kadar kişiyi öldürmenin doğru olmadığını, bu işten sıkıldığını falan söyler.
İşte!
Dizinin vermek istediği mesaj bu gizli ajana verilen cevapta yatıyor.
Buradan
Amerikan mantalitesinin de ne olduğunu anlamış oluyoruz.
‘’Sen!’’ der. ‘’ Çok önemli kutsal bir görev yapıyorsun.
Amerika’nın geleceğini kurtarıyorsun.
Evet, bi sürü insan ölüyor ama sen kaç bin hatta milyon kişinin işsiz kalmasını önlediğini biliyor musun?
Bu bilim adamı, bu buluşunu piyasaya sürse, Amerika’yı nasıl karanlık bir gelecek beklediğinin farkında mısın? ‘’ Der ve ruhen çökmüş olan ajanı yeniden motive ederek yeni cinayetler işlemek üzere gönderir.
VAHŞİ BATI
Şimdi meselelere bu açıdan baktığımızda Amerika ve şürekâsının güçlü olduğu bir dünyada akan kanın neden durmadığı çok daha iyi anlaşılacaktır.
Yani
Halep’te niye taş üstünde taş kalmadığı..
Irak kalkınmakta olan müreffeh bir ülke iken bugün halkının neden bir parça ekmeğe muhtaç hale getirildiği..
Afganistan’ın Libya’nın paramparça durumunu…
Ve
15 Temmuz’da ülkemizi boyunduruk altına almaya çalışanların başarısız kalmasından sonra, nasıl da top yekûn hücuma geçtiklerini…
Ekonomik olarak bizi nasıl daraltmak istedikleri ve patlattıkları bombalar vs. hep o cani düşüncelerinin ürünüdür.
HALEP NİYE HARAP OLDU?
Amerika’nın bu acımasız düşüncesini Halep örneği üzerinden arz etmeye çalışayım.
Suriye’de
Beşşar Esad’a karşı mücadele eden Özgür Suriye Ordusu ilk günlerde çoğu mevzileri ele geçirmiş Beşşar Şam merkezli dar bir alana sıkışmıştı.
Böyle olması gayet tabii idi…
Çünkü
Beşşar’ın halk nezdinde bir karşılığı yoktu.
Çekip gitmek için tası tarağı toplamaya başlamıştı bile.
Tam bu sırada ötelerden birileri O’na ‘’Dur!’’ dedi.
SÜRPRİZ
Beşşar’a ‘’Dur!’’ diyen ne İran ne de Rusya idi. Sufleyi veren Amerika’ydı.
Evet
İran ve Rusya Beşşar’ın yanındaydı.. ona şüphe yok.
Ama Beşşar
Amerika’dan bu tüyoyu almasaydı İran ve Rusya’ya güvenip orada kalamazdı.
NEDEN?
Çünkü
Daha önce Beşşar ABD tarafından hedef tahtasına konmuş defalarca tokatlanmıştı.
O sırada ne İran ne de Rusya buna karşı herhangi bir şey de yapamamış Türkiye yardımına koşmuştu.
Mesela zamanında Beşşar’a:
Terör örgütlerini destekleyen lider
Ve
Ülkesi de terörü destekleyen ülkeler listesine alınmış, her an cezalandırılması gereken bir mücrim gözüyle bakılıyordu.
Ayrıca
ABD ye göre Beşşar
Kimyasal üretim de yapıyordu. Bunun için de cezalandırılması gerekirdi.
İSRAİL
Peki,
Beşşar’a bu cezayı kim verecekti? Kim yapacaktı bu işi?
Tabii ki,
Amerika’nın bölgedeki Jandarması İsrail…
Ve
İsrail savaş uçakları her Allah’ın günü Beşşar’ın Kasiyun Dağının arkasındaki sarayı üzerinden alçak uçuşlar yapıyor, Beşşar’ın kulaklarının dibinden geçiyordu.
Yetmedi
‘Kimyasal silah üretiyor’ diye Suriye’nin ilaç fabrikaları yine İsrail tarafından bombalanıyordu.
S400 FÜZELERİ
Bütün bunlar yapılırken Beşşar’ın sadık müttefiki Rusya, neden S400 füzelerini Suriye’ye gönderip Beşşar’ı bu zilletten kurtarmadı?
Çünkü
Ortada İsrail var.. daha doğrusu ABD var. Yani tabir caizse sıkar biraz.
Ama şimdi
Özgür Suriye Ordusuna destek vermek için uçaklarımız biraz güneye doğru kaysa, S400 füzeleri hemen uçaklarımıza kilitleniyor.
Böylece
ÖSO nun nihai başarı elde etmesini engelliyor.
Kimin adına?
Görünüşe göre Beşşar adına ama gerçekte ABD adına.
Niçin?
ABD MENFEATİ İÇİN DÜNYAYI ATEŞE VERİR
Çünkü
Özgür Suriye Ordusu nihai zafere ulaşacak olursa kurulacak hükumet ABD nin istediği bir idare olmayacak.
ABD
Suriye’de kendisine bağlı Fantoş bir rejim istiyor
Böyle bir şey gerçekleşmediği sürece çoluk çocuk binlerce yüzbinlerce insanın ölmesi ABD nin umurunda değil.
ABD nin nasıl bir mantığa sahip olduğunu ‘Prison Break’ adlı dizi üzerinden anlatmaya çalıştım.
ABD
Kendisine yar olmayan ülkeleri paramparça etmekten çekinmiyor.
İnsanların ölmesi umurunda değil.
Adamların elinde savaş makineleri ölüm kusuyor.
Uçaklar sivillerin üzerine bomba üstüne bomba yağdırıyor.
Özgürlük için savaşanların eli zayıf olduğu için karşılık veremediği için, dehşetli bir insan zayiatı oluyor.
Bugün
Maalesef durum budur!
Menfaati için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen hastalıklı bir ruh ile karşı karşıyayız.
KİRLİ PLAN
Peki
ABD yerli ajanları ve Rusya eliyle ÖSO yü başarısız kılınca ne olur?
İran ve Rusya Suriye’ye çöker.
Bu Amerika’yı rahatsız etmiyor mu?
Hayır etmez.
Amerika
Bir ülkenin yerli ve milli güçlerinin iktidara gelmesinden hoşlanmaz. Onlarla pazarlık kolay değil.
Hâlbuki
Rusya ve İran’la Suriye’de uygulamak istediği kirli planı rahatlıkla konuşur.
Yani
ABD Suriye’yi parçalama ve önemli bir parçasını koparma noktasında Rusya veya İran’la anlaşabilir.
Mesela
Suriye’nin kuzeyi yani bizim güneyimizde bir Kürt koridoru açarak petrol ve doğalgazın Türkiye’yi bypass ederek Akdeniz’e ulaşmasını bu ülkelerle konuşabilir.
Ama
Özgür Suriye Ordusu ile ABD böyle bir şeyi konuşamaz.
Aynı şekilde Suriye’de
Kurulacak rejim konusunda da ABD Rusya ve İran’la anlaşır. Ama ÖSO ile ABD anlaşamaz.
İyi de bu şekilde netice de alınamaz…
Halka rağmen nasıl olacak o iş?
Olsun
Amerika için önemli değil ki.
ABD ve şürekası katliam yapmaya devam eder.
Ne zamana kadar?
Mazlumların ahı arşı alaya çıkana ve Amerika şürakasıyla birlikte boynu altında kalana kadar.
Bu o kadar zor değil.. Allah u alem uzak da değil.
Çünkü
Mazlumun ahı indirir Şah’ı.
Emin Batur