BAŞLARKEN…
Siyaset olacak. Olmazsa olmaz.
Ömrümüz siyasetle geçti.
Siyaset derken bir partide bulunup davanın kavgasını vermekten bahsetmiyorum.
Hoş aynı ilkelere hizmet eden partilerde de bulunduk.
Ancak bu kutsal dava tek bir partiye sığmayacak kadar büyük…
Siyasetten bahsederken dernek, vakıf, parti, medya ne varsa değinmeye çalışacağız.
Bir de mesleğimiz var!
Serde mühendislik olunca, şehir, şehircilik, planlama, yerleşim problemleri, yeni kurulan siteler, konut (Maalesef bu kelimeyi kullanacağız. Evimizi ‘mesken’ etti haspa…) tan bahsedeceğiz.
Konut konut konut.
Bunları çok konuşacağız. Ülkenin doğrulması veya bozulması sadece parlamentodan geçmiyor.
Oturduğunuz ev, mahalle şehir vs. sizi şekillendiriyor.
Yani mü’min yetiştiren şehir olacağı gibi, münafık yetişmesine zemin hazırlayan siteler, mahalleler, şehirlerin olduğunu anlatmaya çalışacağız.
Şehir planlamasının önemine dikkat çekeceğiz.
Çevre.
Hızla yaklaşan büyük tehlike… Değinmeden olmaz.
Kaynaklarımızı hızla tüketiyoruz.
Kapitalist hayatın çizdiği normları benimsemiş büyük bir kitlenin içinde yaşıyoruz.
Nebevi hayatın muktesid normlarına dikkat çekeceğiz.
Hayat kaynağımız suyun,
Ana kucağımız toprağın ‘Dünyanın ziyneti’ ağaçların, ormanlarımızın, tarım alanlarımız, havzalarımız, hayvanlarımız, tarihimiz hepsi bugün tehlike altında.
Yeraltı yerüstü zenginliklerimiz de tehlike altında.
Konuşmadan geçemeyiz.
Bir de şehirde, hele büyük şehirde yaşıyorsak bunun bir usulü bir bedeli olmalı.
Her gün milyonlarca aracın trafiğe çıktığı bir şehirde yaşıyoruz.
Günde bu araçlardan 1 evet sadece bir adet izmarit atılsa, yollarda milyonlarca izmarit olur.
Pet şişe, sigara paketi, kağıt, meyve veya çekirdek kabuğu atanlar…
Bunlarda dert.
Yazmaya çalışacağız.
Dostlarımızı yazacağız.
Dostluklarımızı yazacağız.
Hayat kısa… Ebedi aleme göç eden kardeşlerimizden, bu davanın bir adım daha ileri gitmesi için çabalamış kardeşlerimizden bahsedeceğiz.
Edebiyat beklemeyin,
Dostça sohbet edeceğiz.
Görüşmek dileği ile…