1960’ ta, Cezayir’in Fransa’ya karşı verdiği bağımsızlık savaşında işgalci Fransa’nın kadın, erkek, çoluk çocuk demeden katlettiği 1,5 milyon Cezairlinin canlı şahitleri halen Cezayirde ve Fransada yaşamaktadır.
Hemen hemen her Cezayirli, Faslı, Tunuslu müslüman Fransanın işlediği bu insanlık dışı cinayetlere karşı içten içe, gizli bir kin ve düşmanlık beslemektedir.
Nasıl olmasın ki? Bu insanlar kendi vatanlarında Fransa tarafından esir alınmış, köle gibi çalıştırılmış, özgürlük ve bağımsızlıklarını kazanıncaya kadar kendi yurtlarında yabancı muamelesi görmüş, Cezayir kurtuluş savaşı sırasında binlerce kadın ve kızların ırzlarına tecavüz edilmesine, milyonlarca masum insan vahşice, acımasızca katledilmesine dünya şahit olmuştur.
İşte, tam burada tarihin hafızası devreye girer. Bir milletin açık kalmış, görülmemiş hesapları intikam hırsıyla büyüyen genç heyecanlı, tecrübesiz ve ele avuca sığmayan kuşaklarını harekete geçirir.
Bunlar, kontrol altına alınmazsa terör örgütlerinin elinde birer canlı bomba, intihar komandoları, potansiyel terör makinaları haline getirilir. Kurşun asker, ölümsüz (!) fedailer olarak katliam sahalarına sürülür.
Terör bumerang gibi en çok teröristleri bulur ve vurur. Fransa bu gün tarih boyu müslümanlara yaptığı devlet terörünün faturasını ödemektedir.
Bir yerlerde terörist arıyorsa önce aynaya bakıp kendini hesaba çekmeli, katliam ve zulüm ettiği, zamanında terör estirdiği milletlerden şimdi özür dilemeli biraz da olsa günah ve suçlarını hafifletmelidir.
Terör eninde sonunda gelir işte böyle önce teröristleri vurur. Ama, malesef arada ölenlerin çoğu terörle ilgisi olmayan masum insanlardır.