Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni seçilen cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “yavru vatan” nitelemesine karşı çıkmasıyla tartışma başladı. Yıllar yılı Kıbrıs için yavru vatan nitelemesi hem bizim siyasilerimiz tarafından hem de Kıbrıslı Türk siyasetçiler tarafından kullanılmaktaydı. Bu ifade kullanırken bizim siyasetçilerimiz Kıbrıs’a olan bakış açılarını göstermiş oluyordu. Kıbrıslı siyasetçiler de bunu bu şekliyle anlıyorlardı. Bunu başka türlü anlamaları da mümkün değildi.
Bu türden yaklaşımlar siyaseten vitrinde böyle dillendiriliyordu. Peki gerçekten de böylemiydi? Kesinlikle hayır. Siyasetçilerle halkın bakışı, duruşu 180 derece tersti. Siyaset mecburen böyle bakacaktı. Kıbrıs’ı başkalarına yem edemezdi. Kıbrıslı siyasetçiler mecburen böyle bakacaktı; çünkü Türkiye’den başka sahip çıkacak olanı yoktu. Halk ise yiyelim, içelim, rahatımızı bozmayın havasındaydı. Bizim Anadolu’dan gönderdiğimiz insanları istisna tutmamız gerekir; zira onlar Anadolu’da ne iseler orada da aynıdırlar. Yerli halkın bizi sevdiğine inanalım mı? Hayır, hayır. Onlar Türkiye’yi sevmezler. İngilizler, Rumlar onlara daha cazip gelir. Anlayışları, kültürleri, inançlarına varıncaya kadar pek çok şeyleri dejenere olmuştur. Ahlaksızlık, kumar, fuhuş, uyuşturucu almış başını gidiyor. Bizim ülkemizde de bunları görmek mümkündür. Fakat bizim ülkemizde bunlar olsa da insanımız tarafından normal kabul edilmez, hoş görülmez. Orada artık bunlar normal bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Türklüğün T’si varlık mücadelesi verirken İslam’ın İ’sine bile tahammül edilmeyen bir yer haline gelmiştir. Merhum cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bir okul ziyareti sırasında sınıfları gezmektedir. Bir kız öğrencinin boynunda haç işaretli kolyeyi görünce sorar: Kızım sen Türk değil misin? Evet cevabını alınca yine sorar: Peki bu kolye ne? Cevap ‘hiç’ olur. Bu ziyaretten sonra Denktaş der ki: “Maalesef biz gençlik yetiştirememişiz.” Evet yetiştiremediniz, yetiştirmediniz, yetiştirmek istemediniz. Eski adalet bakanlarından Şevket Kazan Kıbrıs davası için ölecek, ölümü göze alabilecek gençler yetiştirmek için İmam Hatip Okulları açmamız lazım dediğinde yine laiklik adına karşı çıkan Rauf Denktaş’ın kendisi olmuştur. Allah göstermesin ama yarın Kıbrıs’ın başına bir hal gelecek olsa kıvıracak olanlar, kaçacak olanlar onların yetiştirmeleridir. Yine Anadolu’nun yiğit evlatları daha önce olduğu gibi yine gidip gerekeni yapacaklardır.
Şimdi birileri bu yazdıklarımıza ve düşüncelerimize kızacaktır. İnanın ki bu böyledir. İstisna olanlarına selam olsun. Ne halleri varsa görsünler, kendi başlarına terk edelim falan da demiyorum. Bizi de sevmezler, askerimizi de sevmezler. Bunu aşağıdakiler de bilir, yukarıdakiler de ve herkes bilir. Görürler, bilirler de; görmezden, bilmezden gelirler. Fakat bunların böyle olup olmadığını anlamak isteyenler Kıbrıs’ta okuyan çocuklarımıza sorsunlar, orada askerlik yapan gençlerimize sorsunlar.
Yavru vatan nitelemesinden rahatsızlık duymak aslında bilinçaltının dışa vurumudur. Sen ne kadar yavru dersen de. O da diyor ki ben senin yavrun değilim. Herkes yerini bilsin demeye getiriyor. Bu daha ne ki? Siz Anadolu’nun paralarını bunlara yedirmeye devam ettikçe daha çok ihanetler göreceksiniz. Kıbrıs yeniden fethedilmedikçe bu durum böyle gidecektir.
Ömer Naci Yılmaz