Adamı dövüyorlar. Suratına inen her yumrukta, adam “Ah sırtım” diye inliyor. Adamı dövenler bu durumu onun ahmaklığına verirler. Fakat, sonunda çıkışırlar.
“-Be adam, dayağı suratına yiyorsun, ah sırtım diye inliyorsun. Kes artık şunu..” Adam der ki: “Sırtım olsaydı, siz bana vuramazdınız. Bu yüzden, nereme vurursanız vurun ağrıyan yerim sırtımdır. Çünkü, sırtım yok sırtım” İşte, dilimizde “hırsızlık” diye söylediğimiz kelime, bir bakıma “sırtsızlık” gibi bir kelime. Kelimenin aslı da “hırz-sız-lık” Yani, “hırsızlık” değil de “hırzsızlık”. Kelime, muhtemelen, “sirkat” davalarından birisinden türemiş. “Sirkat” demek, bizim, “hırsızlık” dediğimiz şey.
Belli bir değerde ve korumalı olan birşeyi çalmak… Malın, “korumalı” olması önemli. Mal eğer, korunmuyorsa, yani, herkesin her an alabileceği ve belli bir mesafeye götüreceği bir şeyi velevki “çalmak” maksadıyla da olsa, alıp götürmek, “hadde konu” yani, “cezayı müstelzim” değil. Mal, illa ki, korunaklı olacak ki o koruma fail tarafından kaldırılsın ve suç da ancak böyle işlenebilsin.
Suç, şeklen sabit olmayınca, elbette, mana olarak da sabit olmuyor ve bu durumda, “ceza” vermek de kaabil olmuyor. Bu yüzden de, “sirkat” davalarının esas konusu suçun illa ki şekli ve nasıl yapıldığı oluyor. Hakimler, özellikle “koruma var mı?” diye buna bakıyor. “Koruma” kelimesinin bu meseledeki adı da “hırz” oluyor.
Hakim soruyor: Mal nereden çalındı? -Şuradan. -O yer hırzlı mıdır? Soru, “sanık”a soruluyor. Sanık için kurtarıcı cevap “Hırzsızdır kadı efendi” oluyor. Çünkü, mal, “hırzlı” bir yerden çalınmış ise, ceza mutlak anlamda terettüp ediyor ve hakimin de yapacağı bir şey kalmıyor. Ceza da bildiğiniz gibi,sirkat yapan kişinin elinin kesilmesidir.
Ceza, ağır ve dönüşü de yok. Hakim illa ki “hırzlı” olup olmadığını tesbit edecek. Zanlı da illa ki “yerin “hırzsız” olduğuna feryat edecektir. Sonunda, mal çalınmış, malın çalındığı yer de “hırzlı” ise… Zanlı yandı…. Bu yüzden, feryad ediyor: “Vallahi de billahi de hırzsız idi kadı efendi” Ve netice…. Hırzsızlık, çalınan malın yeri iken,dilde, eli kesilen zavallının ismi haline geliyor.
Eli kesilen zavallının, mazlumiyetinin ismi…. Hırz-sız. Tıpkı “sırt-sız” gibi… Çünkü, tarih boyunca, deveyi hamudu ile götürenler itibar görürken, devenin bir eşyasını çalanların eli kesiliyor. Hoş, siz de “hırsız” diye “hırzsız” olanlarımızdan gayrısına mı diyorsunuz. Hırz için çalışanlara hırsızlık, yol için çalışanlara yolsuzluk yüklediğimiz sürece,Yavuz da gerçek düşmanımız olur. Bu kadar isabet de ancak “Türkçe” de olur.