Çarşamba günkü yazımızda AVRASYA BLOĞUNU oluşturan RUSYA-ÇİN-TÜRKİYE’nin karşı karşıya kalmış olduğu 3 Harp Tekniğine gelmiştik. Örneklerle devam edelim.
Türkiye üzerinde, ABD kaynaklı BATI’nın 15 Temmuzdan sonra başvurduğu en büyük yıpratma araçlarından biri EKONOMİK OLARAK TAHRİP ETME OPERASYONU idi.
Özellikle Rahip Brunson’un içeri alınması sonrası dolarda anormal derecede artış meydana gelmiş, buna endeksli olarak tüketim malzemeleri fiyatları artmıştı. Bu da ekonomik olarak Türkiyeyi köşeye sıkıştırma operasyonlarından biriydi.
Çin’e yapılanlar kesinlikle farklı değildi. Çin’li Huawei, Iphone’a rakip olarak geliyordu. Öyle ki içerdiği özelliklerle tahtından edecekti. Mesaj gecikmedi. Önce Huawei’nin patronunun kızı ABD tarafından Kanada’da göz altına alınmıştı. Sonrasında ise Huawei’nin App-Store’dan faydalanmasının önüne geçilmişti.
Çin Devlet Başkanı Şii, içeride vergi politikaları ile zorda bırakılıyor, ekonomik olarak yıpratılıyordu. İçeride oluşturulacak bir baskı Çin’in daha fazla ileri atılmasını engelleyecekti. Petrol ve doğalgaz için Akdeniz’e gelmeyecekti.
Ama bu o kadar kolay mı? Orası belli değil. Türkiye’nin kararlı duruşuna bağlı.
İkinci harp tekniği ise Türkiye üzerinde senelerce uygulanan hala da uygulanmaya çalışılan İÇERİDEKİ SİYASİ HAREKETLERİ YÖNLENDİRME POLİTİKASI idi.
Türkiye hiçbir zaman siyaseti olarak yalnız bırakılmamıştı. İçeride olup bitenler kapının önünde bekleyenleri her zaman ilgilendirdi. 23 Hazirandaki İSTANBUL SEÇİMLERİ için de durum asla ama asla farklı değildi.
Şimdi İMAMOĞLU üzerinden 5 yıl sonrasını düşünerek hareket edecekler mi? Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül’ün içinde yer alacağı bir parti İMAMOĞLU’nu da içerecek şekilde 2023’e gidilecek mi? Göreceğiz…
Hiç şüphe yok ki bu oluşum ABD tarafından desteklenecektir. Çünkü işin ucunda AKDENİZ var, KUŞAK YOL var. Olay bu kadar büyük, resim bu kadar net.
Derin ABD-PENTAGON kanadından gelen en önemli harp tekniği ise AKDENİZ-AVRASYA BLOĞU içerisinde yer alan taraflara hem ekonomik, hem siyasi hem de terör saldırıları ile mesaj verilmesidir.
SRİ LANKA’da iki camiye yapılan saldırı sadece Müslümanlara karşı yapılan bir saldırı değildi. SRİ LANKA vurularak aslında hem ÇİN hem de TÜRKİYE hedef alınıyordu. Birileri ortaklığınızı, AKDENİZ’de olmanızı istemiyorum diyordu.
Japonya denizinde Rus Denizaltısının vurulması neyi ifade ediyordu? BATI’dan bir ses Rusya’ya da Avrasya Bloğunda olması, Akdeniz’den payını almak istemesi nedeniyle mesaj veriyordu.
G20 Zirvesinden hemen sonra, Libya’da Türk Vatandaşları Rehin alınıyordu, ardından Kıbrıs’ın Kuzeyine füze düşüyordu. Bu neydi peki? G20’de Trump’ın ılımlı mesajlarına cevap PENTAGON’dan geliyordu. AKDENİZ’DEN ÇEKİL deniyordu.
Nijerya yakınlarında Türk gemicilerin rehin alınması, Irak’ta Başkonsolosluktaki Türklerin hedef alınması neyi ifade ediyordu? Hepsi tek bir kapıya çıkıyordu:
AKDENİZ, ORTA DOĞU VE AVRASYA…
Türkiye her eksende varım mesajını her fırsatta veriyor. İşleri bu noktaya getiren ABD. Hem müttefikliğe yanaşmıyor hem de sınırımızdan ayrılmıyor. Her şekilde karşımıza çıkıyor.
Bölgede Türkiyesiz karar almak çok zor olur. ABD’nin hiç olmadığı kadar Türkiye’ye ihtiyacı var. Bir yandan da Akdeniz’e kendisi sahip olmak istiyor… Çok karışık ve de önemli bir viraj…
Tüm bunlar olurken Türkiye’den 4.geminin de AKDENİZ’E YOLLANACAĞI mesajı geliyor. Bu da Türkiye’nin mesajı… Yansımaları da yakında görülür…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ