Hz. Peygamber Efendimiz (sav)’in ümmetimin ayı dediği Ramazan ayını yarılamak üzereyiz. Başı rahmeti ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş ayının mağfiretine mazhar olabilecek miyiz ki! İnşallah. Ancak Peybamberimizin ümmetimin ayı dediği ayda biz gerektiği gibi bir ve beraber olamıyoruz. Bir bakıyorsunuz ki bir İslam ülkesi veya ülkeleri bir başka İslam ülkesi veya ülkelerine karşı cephe alabiliyor.
Daha iki yüz sene önce Ufukların Efendisi olan bir devletle adeta bir tesbih taneleri gibi bir ve beraberken, saflarımızı sıklaştırmışken, son yüzyılda tesbihin imamesi olan Hilafet Makamını kaybedince tesbih taneleri gibi oraya buraya dağıldık. O günden bugüne kadar da bu coğrafyada kan gövdeyi götürüyor. Neden?
Nedeni çok açık değil mi? Birbirimizi unuttuk, kaybettik, ilişkilerimizi askıya aldık da ondan. Hal böyle olunca kolay şekil alabilen bir hamur haline gelirdiniz. Size gelir Amerikası istediği şekli verir, İngilteresi istediği kılıfa sokar, Fransası sömürür gider. Size de zırnık bile vermez… Bu onların genetiğidir… Hayat tarzları, devlet yönetme anlayışları budur. Gelirler, sömürürler ve giderler. İhtiyaç duyduklarında yine bir bahane bulup yeniden gelirler.
Sadece bunu bile dikkate aldığımızda onlar kendi açılarından doğru olan taktiği uyguluyorlar. Peki biz ne yapıyoruz? Yapmamız gereken bu mu? Buyurun daha birkaç gün önce Suudi Arabistan, BAE diğer birkaç ülke Katar’la ilişkilerini kesme kararı aldı. Bunlar farklı bölgenin insanları mı hayır! Farklı dinden olan insanlar mı hayır! Fakat küresel çark sizi öyle bir girdaba sokuyor ki siz de o çarkın dişlisi nereye gidiyorsa oraya gidiyorsunuz.
Daha yakın zamanlarda Trump geldi gitti, ardından Katar’a karşı çıkıldı. Onun ardından İran hedefe alındı. Tarihçi Mehmet Çelik ne de güzel benzetmişti durumu: Irak’ı kışkırtıp Kuveyt’e soktu sonra da Irak’ı ele geçirdi, paralarını da aldı gitti… Şimdi de aynı senaryo değil mi Allah aşkına! İki İslam devletini birbirine kırdıracak sonra da bu kargaşada alacağını alıp gidecek. Yoksa kalkıp da ta Amerika Kıtasından buraya kadar niye gelsin.
Dünya nüfusunun %5’ine sahip bir ülke dünya gelirinden%25 pay alıyor. Dünyanın en büyük devleti! Tarihinde hiçbir zaman devlet olma hüviyetine sahip olamamış hala da olamayan, kıtanın yerlilerini katledip burası bizim yurdumuz diyen bir devletten ne beklersiniz ki. Gelir sömürür ve gider, yapacağı tek şey budur…
Bunda onların bir suçu yok bir bakıma, biz alan açıyoruz, bir olmuyoruz, şu Ramazan ayında bile birbirimizin kuyusunu kazıyoruz.
Ramazan ayının hürmetine bir olmayı, iri olmayı, diri olmayı, tek vücut olmayı Rabbimizden niyaz edelim…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ