Cuma , 26 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

BİR KATİL NASIL DOĞAR (BÖLÜM 2)

BÖLÜM 2

“TEHLİKELİ OYUNLAR, PAHALI OYUNCAKLAR”

Saat 21:07’yi gösteriyordu. Çocuk, babasının yanına yaklaşarak:

“Babacım, telefonunla oynayabilir miyim?” dedi. Öyle masum istemişti ki -yaklaşık üç bin lira değerindeki- telefonu, babasının vermemeye yüreği dayanmazdı. Çünkü bir tane çocuğu vardı, ayrıca telefonu vermese oğlu huysuzlanacak, daha sonra işler zıvanadan çıkacaktı…

“Tamam, ama sadece beş dakika bakacaksın…”

“Tamam babacım, sadece beş dakika.”

Çocuk aldı eline telefonu ve istediği oyunu açtı.

Aslında en sevdiği oyun savaş oyunuydu. Ancak o, bugün araba oyununu oynayacaktı…

Bastı uygulamanın üzerine ve açıldı istediği oyun.

Önce kullanacağı arabayı seçti, sonra istediği renkle süsledi. Arabanın üzerinde kulllandığı motifler öyle güzeldi ki bu yaratıcılık babasında bile yoktu!

“Play!” ekranına dokundu. Malum, artık günümüzde tuşa basmak teriminin yerini dokunmak sözcüğü almıştı.

Araba oyununun kuralı çok basitti. “Bütün rakipleri geç ve birinci sen ol! Karşılığında da üç bin oyun parası kazan!” Ama küçük bir pürüz vardı…

Çocuk arabayla her türlü kazayı yapabilir, kaldırımlarda gezen insanları ezebilir ve trafiği birbirine katarak kuralları ihlal edebilirdi. İyi de bunlar kimin umrundaydı ki…

Çocuk, oyuna başladı. Baba ise televizyon seyretmekle meşguldü. Anne de bilgisayarın başında sosyal medya hesaplarını kontrol ediyordu.

Açılan oyunun sesi bir anda sardı bütün odayı. Çocuk, televizyonun sesini bastırabilmek için uygulamanın sesini sonuna kadar açmıştı.

“Oğlum, oyunun sesini kısar mısın?”

Çocuk, oyuna kendisini kaptırdığından annesinin söylediğini duyamadı.

Yarım dakika sonra aynı uyarı, biraz daha kızgın bir şekilde babası tarafından geldi:

“Evladım, biraz kıssana şunu!”

Çocuk; zihnini kapatmış, bütün uyarıları anlamsız uğultular olarak algılıyordu. Kafasını kaldırıp bu uğultuların nereden geldiğine bakmak istedi ancak arabalar onu geçmek üzereydi!

Bir elin yaklaştığını hissetti. Çok hızlı bir şekilde…

Ekranda ise “Finish çizgisini geçmek üzeresin, ha gayret!” yazıyordu.

Babasının telefonu elinden almasıyla kendine geldi çocuk. “Neler oluyor?” dercesine bakıyordu annesine.

“Sana şunu kıs diyorum! Anlamıyor musun?” dedi babası.

Çocuk anlamamıştı. Hatta duymamıştı bile.

“Bu kaçtır aynı şeyi yapıyorsun! Bir daha yok sana telefon falan!”

Babası gerçekten öfkeliydi çocuğa. Sürekli bağırıyordu…

“Bu adam bana neden kızıyor?” diye geçirdi içinden çocuk. “Ben bir şey yapmadım ki…”

Annesi lafa girerek:

“Oğlum bir dahakine dinler babasını, değil mi oğlum? Kızma ona…”

Annesinin bu tanıdık sözleri çocuğa her zamanki güveni sağlamış, annesinden büyük bir destek aldığını fark ettirmişti. Bu destek çocuğa, babasına karşı tavır almasına neden oluyor ve giderek babası karşısında özgüven kazandırmaya başlıyordu.

“Hanım, bu kaçıncı oluyor! Yeter artık ya…” dedi babası.

Çocuk sinirlenmişti. Kendisini savunmalıydı. En sevdiği oyuncağını babasının elinden alabilmek için onunla mücadele etmeliydi…

Hüngür hüngür ancak gözlerinden yaş dökülmeyerek ağlamaya başladı çocuk. Babası da annesi de bu ağlamanın kuru bir gürültüden başka bir şey olmadığını biliyordu. Ancak baba yüreği daha fazla kaldıramadı ve belki de çocuğu üzerinde en büyük hatayı şimdi yaptı:

“Al oğlum, tamam ağlama. Ama bak bir daha babayı dinleyeceksin. Anlaşıldı mı?”

Çocuk gözlerinde olmayan yaşı silerek babasına “Tamam.” anlamına gelen kafa işaretini yaptı. Ardından oyunu tekrar açtı ve sesi yine son seviyedeydi…

Saat, 22:05’i bulmak üzereydi…

Ayhan Dönmez *

Tüm Yazıları →
Ayhan Dönmez

Ayrıca Bakınız

Bir Katil Nasıl Doğar? (BÖLÜM 1)

“İLK CİNAYETİNİ 5 YAŞINDA İŞLEMİŞTİ…” Çok değil… İlk cinayetini 5 yaşında işlemişti çocuk, elindeki oyun …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir