Cumartesi , 22 Şubat 2025
Son Dakika Haberler
1973-1975 yılları

1973-1975 yılları

Geçen yazımda bizim kuşağın

Dayağı

Sadece bir cezalandırma değil, bir eğitim aracı olarak da yaşayıp gördüğünü arz etmiştim.

O yazımda ilkokuldan başlayıp ortaokula kadar gelmiş

Ancak

Ziya hocanın nam-ı diğer Eşrefpaşalı’nın önemli vukuatlarında birini zikretmemiştim.

KUZEN

O yıllarda

Amcamın oğlu büyük bir travma geçirmiş ve hastalığından dolayı okula devam edememişti.

Nasıl etsindi ki?

Çünkü

Durup dururken sınıfta bir anda çığlık koparıp yere düşüyor

Ve yerde zapt etmek mümkün olmuyordu.

Başı koparılmış tavuk gibi çırpınır.. hocaları koşturup onu hastaneye yetiştirir, babasına haber verilir vs. bir telaş bir kargaşa ki, anlatılır gibi değil.

DİYARBAKIR’A HAVALE

Hastaneye götürürler ama o zamanlar Mardin’de bu tür hastalara bakacak doktor yok. (Zaten hangi hastalığa bakacak doktor vardı ki…)

Mecburen

O günkü kıt imkânlarla amcam kuzenimi Diyarbakır’a götürürdü.

“ÇOCUK ÇOK KORKMUŞ OKUYAMAZ”

Doktor muayene ettikten sonra amcama; çocuğun çok korktuğunu bu haliyle okula devam edemeyeceğini

Binaenaleyh

Çocuğu okuldan alması gerektiğini söyler.

Allah

Hiçbir babaya bu durumu yaşatmasın. Amcamın nasıl yıkıldığını anlatmaya gerek yok.

MEĞERSE

BU DA EŞREFPAŞALI’NIN VUKUATIYMIŞ

Ben bu olayı biliyordum

Ama

Olaya sebep olanın Eşrefpaşalı Ziya Hoca’nın olduğunu bilmiyordum.

“dayak…(1)” adlı yazımı okuyan abisi,

Kardeşinin başına gelenleri anlatınca, geriye dönüp yazmadan edemedim.

Meğerse

Ortaokula yeni başlamış olan kuzenim arkadaşıyla koşuştururken (haylazlık yapmış da olabilir. Ortaokula yeni başlamış bir çocuk nihayetinde…) Eşrefpaşalı Ziya hoca bunu görüyor.

Ve çağırıp öyle bir dövüyor ki,

Daha orada düşüp bayılıyor.

Bundan sonrasını yukarıda anlattım.

SANAT OKULU (ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİ) YILLARI

İlkokulu bitirdik ama dayak bitmemişti.

Ortaokuldaki Eşrefpaşalıdan sonra da artık herhalde dayak mayak diye bir şey kalmamıştır diye düşünüyordum. Çünkü etraftan bize hitap ederken “delikanlı..” falan demeye başlamışlardı

Ama o da ne!

Ağaç işleri bölümünde okuyoruz ya.. bol miktarda gürgen, çam vs. ne ararsan sopa var.(Hayret! Bu hazineyi Eşrefpaşalı Ziya Hoca nasıl keşfetmemişti. Hâlbuki Sanat Okulu ile Ortaokul karşı karşıya idi)

DELİ DAYAK-AKILLI DAYAK

Eşrefpaşalı bize “delice” dayak atarken burada “akıllıca” dayak yemeye başladık.

Ziya Hoca’nın kafası yerinde değildi.

Eğer bir psikiyatr doktoruna gitseydi, kesin rapor alırdı. Adam her halinden dengesiz biri olduğu belliydi.

ISHAK HOCA

Ama İshak Hoca öyle değil. Cin gibi adam…

Üstelik

Ziya Hoca gibi değil, iri kıyım biri.. Kodu mu oturtuyor. Yüzü hiç gülmez. Üç yıl o okulda okudum yüzünün güldüğünü görmedim.

Bizden ve Mardin’den müthiş nefret eden bir hoca müsveddesiydi.

Hele Bayburt’tan…

BAYBURT SEVGİM

Bize gelmeden Bayburt’ta öğretmenlik yapmış ama nasıl küfürler hakaretler ediyor Bayburt’a.. anlatılır gibi değil. Büyük bir ihtimalle Bayburtlu kardeşlerimiz

bu küfürbazı iyice marizlemiş ki, andıkça deli oluyordu. (Hoca sınıfta nasıl küfür-hakaret eder diye soran –Z- kuşağına.. bizim ‘Boby Boomer’ kuşağı için sıradan bir şey olduğunu söylemekle iktifa edeyim)

İshak Hoca sınıfta;

Bayburtlular için dünyanın en gerici en yobaz milleti olduğunu söyledikçe

Ben içimden

“Bu Bayburtlular ne mübarek insanlarmış…” diye geçiriyordum.

İDEOLOJİK DAYAK

Sınıfımız

Mütedeyyin ailelerin çocuklarından oluşuyordu.

Haliyle 2-3 kişi hariç

Çoğumuz İshak Hoca’nın istediği evsafta değildik.

Bundan dolayı

“Allah yarattı!” demez sopayı basardı. Hem de sıra dayağı.

BİR KAMYON GÜRGEN KERESTEYİ BİZE İNDİRTİYOR

Aylardan Ramazan… Oruçluyuz.

Okula bir kamyon gürgen kereste gelmişti.

İshak Hoca bu fırsatı kaçırır mı?

O koca kamyonu bize indirtti.

O yıllarda 15-16 yaşlarındaydık

Ve gürgenin gülle gibi ağır bir ağaç olduğu malumdur.

İndirdik ama biz de bitmiştik. Susuzluktan kavruluyoruz ama iftara çok zaman var.

Eve geldim ama her tarafta pınar görüyorum.. zaman bir türlü geçmiyor.

Yorgunum ama susuzluktan uyuyamıyorum. Bir ara daldım gürül gürül akan çeşmeler görüyorum. Koşarak varıyor ve tas tas su içiyorum ama bir türlü susuzluğum geçmiyor. Tekrar uyanıyorum.

İftarda

Artık ne kadar su içtiğimi siz tahmin edin.

NURİ’NİN İSYANI

Sınıf arkadaşımız Nuri bizden birkaç yaş büyüktü.

Haliyle

İshak Hoca’nın attığı sıra dayakları hepimizden çok onun zoruna gidiyordu. O zamanlar nişanlı veya sözlüydü. (Sınıfımızda evli arkadaşlarımız bile vardı)

Bir gün bizi toplayıp isyan etmemizi söyledi.

“Bize dayak atmak istediğinde elbirliği yapıp üstüne saldıralım” dedi

Ama

Bu kararı bir türlü uygulayamadık.

NEDEN?

Çünkü

Okuldan atılmak bizim için dünyanın sonu gibi bir şeydi.

Sanat Okulu 1. Sınıftayken 40’a yakın sınıf mevcudundan Mardin’in merkezinden olan sadece 3 kişiydik. Diğerleri anne-babasının bin bir umutla uzaktan yakından köylerden merkeze gönderdiği öğrencilerdi.

Hatta Adana’dan bile gelmiş bir arkadaşımız vardı.

Bunlar 3-5 kişi bir araya gelip bekar odalarında kalır, yemek.. ısınma.. giyinmeleri zorluklar içinde idi. Bu zor şartlarda okuyup adam olmasını bekleyen ebeveynlerinin yüzünü ak etmek için muhakkak diplomayı alıp.. maraza çıkarmadan köylerine dönmek istiyorlardı.

Bundan dolayı o hamleyi bir türlü yapamamıştık.

İSHAK HOCA YERİN DİBİNE GEÇİYOR

Zaten

Şunun şurasında ne kalmıştı ki…

Günler su gibi akıp geçiyordu. Nihayet diploma alma günü gelmiş ben de okul girişinin merdiveninde bekliyorum

Ama

Bu sırada ‘Çıkış Belgesi’ alıp üniversite sınavına girmiş ve sonuçlar belli olmuştu.

Beklerken İshak Hoca geldi.

Bana pis bir şekilde bakarak kinli ama alaylı bir ifade ile “Ne oldu… Bir yer kazandın mı?” diye sordu. Alaylı bir tavır takınması şundandı:

Mardin gibi bir yerden.. hem de düz lise değil Sanat Okulundan mezun olmuş birinin üniversite kazanması onun için imkansız gibi bir şeydi. Son anda artık dayak atamıyor ya.. biraz alay ederek zevk almak istiyordu.

– Evet, kazandım!

Dedim. Şaşırdı ve müthiş bozuldu.

– Başka kazanan oldu mu?

Diye sordu.

– Nezir de kazandı!

Dedim. Bu sefer suratına yumruk yemiş gibi oldu.

Nereyi kazandığımızı falan yanındakilerden öğrenmeye çalıştı. İ.D.M.M.A’nın ‘Yıldız’ olduğunu (Yıldız teknik Üniversitesi) vs. giderayak öğrendi.

Çünkü ikimizi de gerici takımından bilip bizden hiç hazzetmiyordu. Kendisi ise solcu ve Atatürkçü olduğunu söylerdi.

Sonradan sınıfımızdan bir arkadaş daha not ortalaması yüksek olduğu için sınavsız Ankara Teknik Öğretmen okuluna girdi. Ettik üç… (Salih arkadaşımız sonradan bizim okula müdür olmuştu.

NOT: ‘dayak…’ serisi dayak..3 ile devam edecek.

1976’da İ.D.M.M.A şimdiki YTÜ’yü kazandım ama dayak hala devam ediyordu.

Bu arada sırası geldikçe

Çarşı pazarda dayak.. karakolda dayak,

Kaçak tütün içenlerin Kolcu’lardan yediği dayak

Jandarmaların köylülere attığı dayak (Mehmet Karanfil amcanın hatırası)

Askeriyede dayak

Üniversitelerde dayak

12 Eylül Cuntası’nın

Başta Diyarbakır ve Mamak cezaevlerinde attığı dayak vs. den bahsedeceğim.
EB

Yorum yap

Emin Batur *

Tüm Yazıları →
Emin Batur

Ayrıca Bakınız

“ALÇAK YALANCI…”

“ALÇAK YALANCI…”

Bolu belediye başkanı TanjuKameraların önünde ağzını yayarak Kültür ve Turizm bakanına alçak ve yalancı dedi.Çünkü …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir