Pazar , 24 Kasım 2024
Son Dakika Haberler
YASAK AĞAÇ

YASAK AĞAÇ

Mustafa Kolcu

Âdemoğlu’nun Hikâyesi

Âdemoğlu’nun hikâyesi, ruhun üfürülüşü ve yasak ağaçla başlar. Her insana bir hikâye düşer; bu hikâye, babası Âdem’in hikâyesinden bir parçadır. Yasak ağacın hikâyesi, aslında bütün insanlığın hikâyesidir.

Rahman, seçilmiş kulları olan resuller aracılığıyla insanlara ihtiyaç duyacakları hakikatleri öğretmek, örneklemek ve muhtaç oldukları konularda onları aydınlatıp uyarmak için kıssalara yer verir. Bu, Kur’a n-ı Kerim’in temel eğitim metotlarından biridir. Bu kıssalardan biri de Âdem babamız ve eşinin imtihanıdır. Hz. Âdem’in çocuklarına pek çok hikmeti barındıran bu kıssa, şeytanın Hz. Âdem ve soyuna duyduğu kin ve düşmanlığı tüm açıklığıyla gözler önüne serer.

Her Günah, Cennetten Uzaklaştırır

Her günah, insanı cennetten uzaklaştıran bir isyandır. Ancak bu isyan, inkâra dönüşmeden tövbe ile durdurulmalıdır. Tıpkı Hz. Âdem babamız ve annemizin yaptığı gibi:

“Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz!” (A’raf, 7/23)

Vazgeçilen her yanlış, doğrunun önünü açar.

Yasaklar ve Özgürlük

“Yasaklar çiğnenmek için vardır” sözü, özgürlüğü önceleyen insani bir duygunun ifadesidir. Ancak bu düşünce, Allah’ın koyduğu yasaklar için asla geçerli olmamalıdır. Çünkü vahye dayalı yasaklar, insanın gerçek özgürlüğünün kapılarını açan anahtarlardır. Allah, dünya ve ahiret saadetini engelleyen her şeyi, emir ve yasaklarıyla bildirmiştir.

Hz. Âdem babamız ve annemizin ağaç ile imtihanı, aslında bizim imtihanlarımızın bir yansımasıdır. Tüm bu yasaklar, Allah’a imanın ve kulluk sadakatinin birer sınavıdır.

Günahın Farklı Yüzleri

İnsanoğlu, günahlar ve sevaplar ile sürekli bir ilişki içinde yaşamaktadır. Zaman içinde farklı günahlar ortaya çıkmış ve çıkmaya da devam etmektedir. Eskiden işlenen ancak bugün unutulmuş günahlar olduğu gibi, günümüzde işlenen ve eskilerin bilmediği günahlar da mevcuttur.

Şeytanın isyanını inkâra götüren mazeretlerini, günümüzde de mazeret olarak kullanan insanlar az değildir. Rabbini tanıyan, fakat günah işlediğinde vahyin emrine aykırı davrananlar, hâlâ yasak ağaçtan yemektedir. Dün Hz. Âdem ve eşinin çiğnediği yasak, onları ayıplarıyla baş başa bıraktığı gibi, bugün de işlenen günahlar insanları kendi ayıplarıyla yüzleştirmektedir.

Her günah, bir ayıbın topluma karışmasını kolaylaştırır. Günahın türü veya şekli önemli değildir; önemli olan, Allah’ın emrinin çiğnenmesidir.

Hangi Ağaçtan Ne Yiyorsun?

Her insan, hangi yasak ağaçtan ne yediğini bilir. Tövbesini de buna göre yapmalıdır. Bireysel ve toplumsal günahlar, zamanla insanları hem dünyada hem de ahirette felakete sürükler.

Yasak Ağaç Kıssasının Öğretileri

Bu kıssadan alınabilecek bazı dersler şunlardır:

• Hakkına razı olmayan, hakkından da mahrum kalır.

• Allah’ın verdiği ve vaat ettiği her şey, diğer nimetlerden daha kıymetlidir.

• Bilgiye sahip olmak, bilgece bir hayat sürmek için yeterli değildir; bilgiyle gelen hikmete tabi olunmalıdır.

• Hakikatin düşmanları her zaman var olacaktır. Ancak kaleleri İslam olanlar güvendedir.

• Ellerindeki nimetleri almak isteyenlerin sinsi yalanlarına ve uydurma helal kılıflarına karşı uyanık olunmalıdır.

Dimyat’a Pirince Giderken…

“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak” deyimi, hırsın akla galebe çalmasıyla doğru değerlerden vazgeçileceğini ifade eder. İnsanların yaşayarak tecrübe ettiği olumsuz sonuçların sebebi, çoğu zaman yasak ağaçtan yemeleridir.

Allah, peygamberler üzerinden bizleri uyarır:

“Ey Âdemoğulları! Şeytan, anne babanızı ayıp yerlerini birbirine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü o ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları inanmayanların yoldaşları yaptık.” (A’raf, 7/27)

Bu kıssa, yalnızca bir hikâye değil, insanlığın yolculuğuna ışık tutan ilahi bir ders kitabıdır. Allah’ın yasaklarına sadakat, insana hem dünyada hem de ahirette huzur ve güvenin kapılarını açar.

Mustafa Topatan *

Tüm Yazıları →
Mustafa Topatan

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir