Cuma , 26 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Süresiz nafaka sürekli bir zulümdür .

Süresiz nafaka sürekli bir zulümdür

Kanunlar insanlar arasında adaleti huzuru ve barışı sağlamak, insanlık dışı uygulamaları baskıları ve haksızlıkları önlemek için yapılır. Suçlu veya suçsuz iki taraftan bir tarafı korumak, kollamak, haklı çıkarmak ve üstün görmek/göstermek için yapılan kanunlar adalet ve barışı getirmek yerine adalet adına yeni bir haksızlığın, hukuksuzluğun ve huzursuzluğun kaynağı olurlar.

Kadın veya erkek kendi özgür iradesiyle verdiği karara göre evlenir. Bu durum evlilik anlaşmasıyla diğerinin hak ve hukukuna tecavüz etmeden ortak bir hukuku meydana getirir. Evlilik her iki tarafın rızasıyla meydana gelen, her iki tarafı bağlayan birlikte yaşama sanatıdır. Evlenenler bu anlaşmanın sınır ve ölçülerine uymak zorundadır.

Evlilik birlikte aynı hukuki ve anlayışa göre beraber yaşamaya karar vermek, nikah masasındaki ‘’EVET’’ onayı bu hukuku kabul ediyorum, bu hukuk çerçevesinde yaşamaya karar verdim demektir. Nikah sırasında evet deyip daha sonra bu akte rağmen çağdaşlık, modernlik, batıcılık, Avrupa normlarına göre; ‘’Mal benim, velekki orospuyum’’ istediğime veririm’’ demek sahtekarlık ve yalancılıktır. Taksim de afiş asıp, nara atıp soysuzlaşarak namussuzluğu yaşam tarzı haline getiremez.

Bu tip bir anlayış, mantık ve hayat tarzı ‘’Goerge Orwell’in ‘’ Hayvanlar çiftliği, Domuzlar Diktatoryası’ nda’’ bile yoktur. Eğer bir veya iki taraf evliliği sonlandırmak zorunda ise, herkes karşı tarafın hak ve hukukunu çiğnemeden, ondan en ahlaki ve en dürüst bir şekilde ayrılmak zorundadır!

Evet! Ayrılmak hoş ve alkışlanacak bir durum değil. Ama evlilik bir işkence ve ızdırap’ a dönüştü ise, bu hukuk tamir olamayacak yaralar aldı ise, artık birlikte yaşamak mümkün olmuyor ise, erkeğin kadına, kadının erkeğe işkence ve zulüm çektirme hakkı yoktur. Boşanıp herkes kendi yoluna gitmelidir.

Çiftler boşandıktan sonra evlilik hukuku son bulur. Kimse kimsenin özel hayatına müdahale edemez. Herkes dilediği gibi, dilediği kişiyle evlenir, yuva kurar veya tek başına yaşar. İster domuzlar çiftliğinde, isterse kendi cennet ve cehenneminde yaşama kararını birey kendisi verir. Boşanan birisi diğerinin özel hayatı ve hukukuna müdahale edemez. Eski karım, eski sevgilim, eski nişanlım diye insanlık onur ve şerefini ayaklar altına alan vahşice, canice, hayvanca saldırı, cinayet ve katliamlar işleyemez.

Ferdin şahsi hak ve hukuku gibi aile hukuku da özeldir ve özellikle korunmak zorundadır. Boşanmalar, ayrılıklar bir kan davasına veya intikam havasına büründürülmesi, çocukların anne ve baba arasında silah ve tehdit vasıtası veya sömürü ve merhamet tuzağı olarak kullanılması onurlu bir kadın ve erkeğin davranışı değildir. Böyle bir cahili tutum ve davranış hem anne ve babanın, hem çocukların, hem de yakın akrabaların moral, motivasyon ve psikolojilerini bozar. Toplumsal hayatımızı huzursuz etmeye yeter. Bu davranış yeni cinayetler ve aile terörüne kapı aralar. Hergün yaşadığımız, izlediğimiz aile dramları gibi…

Bugün milletimizin aile yapısı her zamankinden daha fazla bir tehdit ve saldırı, dejenarasyon ve yozlaşma, çürüme ve kokuşma ile karşı karşıyadır. Hıristiyan batı ahlak ve kültürü normlarında AB uyum yasaları diye çıkartılan birçok yasa din, ahlak, kültür, aile ve toplumsal yapımızı direkt hedef almakta, milletimizi batı toplumuna asimile etmek için tamiri ve geri dönüşü mümkün olmayan yaralar açmaktadır.

Bunlardan sadece bir tanesi; aile yapımızı çökerten ve dağıtan, fuhşu gözeten ve kollayan, hatta teşvik eden 6284 sayılı yasadır. İnsan fıtratına, dini ve ahlaki yapımıza, kültürel ve toplumsal değerlerimize taban tabana zıt olan bu ucube yasa derhal kaldırılmalıdır.  Şiddete karşı çıkarılan bu kanun şiddeti tahrik ve teşvik etmekten başka hiçbir işe yaramamaktadır.

Kadına pozitif ayrımcılık yapalım derken, erkeğe negatif ayrımcılık yapmak erkeğe uygulanan bir zulüm değil de nedir? Zulmün ve zalimin cinsiyeti olmaz. Kadının ömür boyu boşandığı erkekten nafaka alması hakkı değil, bir insan hakkı ihlalidir. Erkeğin kendi evinden uzaklaştırılması, çocuklarından uzak tutulması, ailesi ve çevresine karşı izole edilmesi, nafaka verecek parayı bulamadığında icra yoluna gidilmesi, hatta; erkeğin hapsine kadar meselenin bir kan davası gibi sürdürülmesi yeni hak ve hukuk ihlallerine yol açmaktadır.

Mademki kadın erkek anayasal olarak eşittir. Boşanmadan sonra neden kadın erkeğe nafaka vermiyor.  Erkeğin uğradığı mağduriyetlerin birisi kadına uygulanmıyor. Bu mantıksız kanun ve anlayışa göre; toplumdaki tüm dedelerin, babaların, kocaların ve oğulların ( doğmuş ve doğacak erkeklerin) hepsi istisnasız potansiyel suçlu gibi görülmesi erkeklere karşı işlenen bir hukuk cinayeti değil mi? Böyle bir çağ dışı erkek düşmanlığı ancak antik çağlarda firavun dönemlerinde vardı. Batıya baka baka kör ve şaşı olmak diye buna denir.

Haksız yere öldüren katilin, teröristin, vatan haininin hakkı ölünceye kadar ona hapishanede bakmak olmamalıdır. Haksız yere öldürenin cezası ölüm olmalıdır. Onu hapishanede bir ömür boyu yaşatmak değil. Batının hoşuna gitmeyecek, anlayışına ters düşecek diye katil’ e hayat hakkı tanımak mazlumu cezalandırmak değil de nedir?

Artık toplumumuzda günlük adi olaylar zincirinden birisi haline gelen kadın ve erkek cinayetlerinin önüne öldürene hayat hakkı tanıyarak, öldürülene ağıt yakarak geçilemez. Hep öldüren değil, katili öldürecek bir canavar haline getiren tutum ve davranışlar, yasalar ve uygulamalar da suçtur. Bir suçu önlemek için başka bir yasa ile kişiye seçenek bırakmayıp onu suça teşvik etmek ve zorlamak hukuk mudur.

Müslüman bir toplumun barış ve huzuru alemi yaratan Allah’ın hükümlerini hayata hakim kılmakla olur. Hıristiyan bir toplumunun kanun ve yasalarını Müslüman bir millete dayatarak o toplumda barış ve huzur, adalet ve nizam sağlanamaz.

Kafirlerin, münafıkların, İslam düşmanlarının hoşuna gitmese de; ‘’Hüküm yalnızca Allah’ındır; kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru din yalnızca budur. Ancak insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.’’ Yusuf 40

Allaha iman edenler kurtuluşu Allah’ın kanun ve hukukunda, nizam ve sisteminde ararlar. Bunun lafını yapıp icraatını yapmayanlar ise, Firavuni sistemlerinin ‘’Hayvanlar çiftliğinde’’ insanlık araya araya telef olur giderler. Hz. Musa ve Beni İsrail’in Tih Çölünden kurtuluş ümidiyle sabah yola çıkıp, akşam da aynı noktaya geri döndükleri döndüğü gibi.

Arif Altunbaş, Haber 7

 

 

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir