Cuma , 26 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

ÖZAL VE ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI

Bir zamanlar Özal hakkında demedik kötü söz, atmadık iftira bırakmayan müslüman hacı, hoca ve kişilerle tescilli islam düşmanları bu gün de Cumhur Başkanı Tayyip Erdoğan hakkında aynı saldırı, tezvirat ve düşmanlıkları yapmakta birbirleriyle yarışıyorlar.
İslam düşmanlarının öfkesini, hışmını ve neden Cumhurbaşkanı R.T.Erdoğana saldırdıklarını anlıyorum. Fakat; Allaha inanan, alnı secdeye gelen, Kıbleye yönelen müslümanların islam düşmanlarıyla birlikte aynı saf ve aynı cephede Erdoğan karşı sürdürdükleri düşmanlığı bir türlü anlamıyorum.
Dünyanın takdir ettiği ve sevdiği bir müslüman lidere karşı takındıkları bu ahlaksızca tavrı ve söyledikleri bu edepsizce sözlerin, attıkları bu iftira ve yalanların hesabını yarın huzuru mahşerde nasıl vereceklerini düşünüyor ve şimdiden bazı tanıdık arkadaşlarım adına üzülüyorum.
Bunca partizanlığı, bakarkörlüğü, düşmanlığı bir müslüman olarak üzüntü içinde görüyor, onları anlamakta cidden zorlanıyorum. Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır böyle?
Özalın sağlığında rahmetli hakkında ağza alınmadık küfür, yalan, iftira, bühtan her türlü kötü sözleri söyleyen Refah Partililerin yerini şimdi de bir kısım Fazilet Partililer ( böyle yapmayanları tenzih ederim) Cumhurbaşkanı Erdoğana karşı yapıyorlar. Kin ve öfkenin, yalan ve iftiranın bini bir para.
Bazen bu düşmanlık ve aslı astarı olmayan dedikoduları müslüman arkadaşlarımız ve kardeşlerimizden duyduğumda partizanlığın insanın gönül ve kalp dünyasını nasıl kararttığını, müslümanları müslümanlara nasıl düşman ettiğini görüyor ve Müslümanlar ve İslam’ın geleceği adına üzülüyorum. Hiçbir zaman böyle radikal bir partici olmadığım, bir partiyi tutmadığım için Allaha şükrediyorum.
Dün, rahmetli Özal hakkında ağza alınmayacak şeyleri söyleyenler acaba bugün gerçeği gördükten, aradan yıllar geçtikten sonra tevbe edip, ”affet beni ya rabbi ben hata ettim” diyebilme erdemliliğini ve yiğitliğini gösterebiliyorlar mı?
Piyasadaki bütün partiler müslümanlar için iyi veya kötü birer tercih alanıdır. Her hangi bir partiden olmak imanın 6 şartından birisi değil, hiçbir parti liderine itat etmek de islamın 5 şartından birisi değildir. Hiçbir Parti müslümanların arasındaki kardeşlik ve birliğinden daha önemli de değildir. Partiler milletimize, din ve vatanımıza hizmet etmek için birer vasıtadan öte hiçbir mana ifade etmez.
Kendi partisine oy vermeyen veya kendi partisinden ayrılıp başka bir parti kuran bir müslümana düşman gibi davranmak ve saldırmak islamın hiçbir kural ve kaidesinde mevcut değildir. İslam; islam düşmanlarına karşı partileri ve particiliği değil, vahdet ve kardeşliği emreder.
Hangi Ayet, hangi Hadis, hangi İslam Hukuku demokratik ilkeler izniyle kurulmuş  siyasi bir partiyi din ve islami bir müessese olarak kutsallaştırır ve ona itaati ve o partiden olmayı emreder?
Peki o zaman din haline getirilen, putlaştırılan bu particilik ve partizanlık neden ? Bu kör tutuculuk ve cahiliye adetlerini savunmak ve yaşatmak niye?

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (3)

Arif Altunbaşİlk defa yarım asır sonra CHP nasıl Türkiye’ nin en büyük partisi olarak kara …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir