Cuma , 26 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

DÜŞÜNEN LİSELİLER PLATFORMU

Ülkemizin son yıllarda yakaladığı kalkınma trendi ve maneviyat alanında kat ettiği mesafeler dostu sevindiren, düşmanı kıskandıran ve çatlatan bir başarıya ulaştı.

Çok şükür bu günleri gösteren rabbimize… Çok teşekkür bu günlere gelmemizi sağlayan imanlı kadrolara…

Türkiye, 1946 seçim rezaletini,1960 kanlı darbesini, 12Mart askeri muhtırasını,12 eylül askeri darbesini, 28 Şubat ukalalıklarını ve zulmünü, 27 Nisan e muhtırasını, arada yaşananları, son yaşananları, 17-25 Aralık kalkışmalarını yaşadı. ‘Demir dövüle dövüle sertleşir’ atasözünden bahisle, ülkemizde demokrasi de, demokratik gelenek de olgunlaştı. Bunda Menderes merhumdan bu güne Merhum Erbakan’ın, Özal’ın ve bu günkü hükümetin çok ama çok katkısı var.

Yine ülkemiz 6-7 Eylül sokak olaylarını, 12 Mart sokak olaylarını ve Gezmiş- Çayan olaylarını, 1970 li yılların sağ-sol çatışmalarını ve her gün gövdesi toprağa düşen onlarca gencimizin acılarını yaşadı. En son Gezi kalkışması, Kobani bahanesiyle yaşananlar bunun son fakat son olmayacak örnekleri…

Fakat, görülmesigereken sevindirici bir husus var ki; gençliği top yekûn sokağa çekme konusunda şer güçler başarısızlık yaşıyorlar. Gençlerimizin imanlı ve şuurlu duruşları sayesinde çekilmek istendikleri tuzakları bozmaya başladıkları bir vakıa iken, bundan rahatsız olan ve kendi sömürü düzenlerini gençlerin enerjisinde ve heyecanında arayanlar onları sokağa yeniden sürebilmek için iblise taş çıkartacak tezgahlara yönelmekteler.

Ah, keşke gençler okumayı bıraksalar, okullar boykot üzerine boykot yaşasa; ah keşke sokaklar savaş alanına dönse de sabah bir grup karşıt grubdan birilerini öldürürken, öğleden sonra aynı silahla karşıt grup beriki grupdan birilerini öldürebilse… Ah, keşke iş yerleri, fabrikalar çalışmasa… Ah, keşke memlekette her iş dursa da yeniden ‘Eski Türkiye’de’ olduğu gibi parayı Batıdan, ilacı Batıdan, silahı Batıdan, akılı Batıdan, nasihati Batıdan, ham ve ma’mul maddeleri Batıdan alsak… Lüksemburg gibi 120.000 nüfuslu ülkelerden gidip yine bir milyoncuk borç ister duruma düşsek… Yine İMF heyeti her hafta gelse de yatakta nasıl yatacağımıza varıncaya kadar emir yağdırsa; Başbakanlarımız yüzlerinin rengi aldan mora dönercesine tükürüğü kurumuş ağızlarına önce bir yudum su alıp ardından “çok verimli bir görüşme oldu” yalanını söyleseler…

Ah, keşke; her altı ayda bir hükûmet değişse… Yine turistler memleketimize gelip boş boş akan akarsularımızı görünce: “Su akar, Türk bakar!” deseler…

Hayır! Artık o devirler geçti. Türkiye bir daha o, sokaklarında cinnetin dolaştığı, insanlarının meskenet gölgesi altında serildiği bir ülke olmayacak.

Bunun için liseli gençlerimize çok önemli bir görev düşüyor: Silkinmek, ayağa kalkmak, İslami ve insani bir duruş sergilemek…

Görüyoruz ki, liselerimiz imanlı gençlerimizle dolu. Artık liseli gençlerimizde Comte’nin Pozitivizminden, Sartre’nin Existansiyalizminden, Hegel’in Materyalizminden, Nietsche’nin Nihilizminden eser yoktur çok şükür. Ama liseli gençlerimiz bunlardan daha tehlikeli bir bela ile koyun koyunadır ki; vahimdir; telefon hastalığı ve dava şuuru noksanlığı!..

İşte bir grup liseli öğrencim bu alanda bir adım atarak çok önemli bir yolculuğa çıktılar: “Düşünen Liseliler Platformu” adını verdikleri bir hareket başlattılar. Kendilerini tebrik ediyorum ve Rabbimden hayırlı menzillere ulaşmalarını niyaz ediyorum. Rabbim önlerindeki engelleri kaldırıp, güçlüklerini bedenlerine güç, noksanlıklarını tamam eylesin.

Çağrıları şu dört esasa dayanmakta:

“LİSELİ KARDEŞİM!

EĞER:

1-SAĞLAM BİR İMANDA

2-GÜÇLÜ BİR BİLGİDE

3-KARŞILIKSIZ BİR FEDAKARLIKTA

4-İSLAMİ BİR ŞUURDA,

“Varım” diyorsan, Allaha iyi bir kul, Peygamberimiz Muhammed Mustafa’ya(S.A.V) iyi bir ümmet, vatanımıza, milletimize çok iyi yetişmiş bir evlat ve çok hayırlı hizmetler yapmak istiyorsan bize katıl. Geleceği inşa edecek nesiller biz olalım. Gelecek için bu günden kendimizi yetiştirelim. Türkiye’mizi 2050,2071 hedeflerine taşıyıp, dünyanın ilk üçüne dahil edecek kadrolar biz olalım… Geleceğin Fatihleri, Yavuzları biz olalım…”

Bu bağlamda her liseli genci saflarına katılmaya çağırıyorlar. Kimsenin mezhebi, siyasi görüşü, cemaati, tarikati, ırkı önemli değil onlar için. “Allah, vatan ve millet düşmanları düşmanımızdır, kalan herkes dostumuz, kardeşimizdir. Arkadaşımızın okuluna, ırkına, mezhebine, meşrebine değil samimiyyeti ve Allaha, vatana millete olan aşkına bakarız”, diyorlar.

Bize de bu gençlerimizin samimi dileklerine amin demek, maddi- manevi onlara destek olmak düşüyor.

HAYDİN LİSELİ İMANLI GENÇLER! BUNDAN SONRASI SİZİN VERECEĞİNİZ SESE BAĞLI…

Rabbim yolunuzu ve ufkunuzu açsın. Amin.

İdris Günaydın *

Tüm Yazıları →
İdris Günaydın

Ayrıca Bakınız

DENİZ BAYKAL BAŞBAKAN MI OLUYOR?

        Cumhurbaşkanımız Erdoğan Dış İşleri konutunda Baykal’la çok önemli görüşme yaptığını söyledi. Bu görüşmenin bir kısmını …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir