İbrahim

     Başlık çok ilginç değil mi? Az sonra yazacaklarımdan sonra en azından bu hastalığı taşımayanlar bana hak vereceklerdir. Gerçi ben de kendi aklımdan şüphe eder hale geldim de, sonradan içimdekileri yazarak dışarı atayım istedim. Neden mi? Buyurun… Geçtiğimiz günlerde “HAYIR” oyu için basılan broşüre bir göz gezdireyim dedim. İnanın yüzümü yırtarak okudum broşürü. Pişkinliğin bu kadarı. Aslında yazacak maddeleri …

     Değerlendirmeleri yaparken hangi kriterleri göz önüne almamız gerektiğine dikkat etmemiz gerekir. Söz gelimi bir ülke için geçerli olan kriterler, kurallar, örf ve adetler normal karşılanabilir. Bunun üzerine söylenecek bir söz de yoktur. Ancak işin bir de uluslararası teamül olarak nitelendirilen boyutu vardır. Tüm ülkeler birbiriyle olan ilişkilerde bu kurallara uymak zorundadır. Sözü nereye getireceğim belli aslında ama böyle …

   Başlıktan dolayı sert çıkanlar olabilir. Şunu belirterek söze girmek istiyorum. İki yüz elli bin insanımızın şehit olduğu bir savaşı ZAFER olarak kutlamayı uygun görmüyor ancak onların ruhunu yad ediyorum. Bundan yüz sene önce 600 senelik hafızamızı kaybettik. Görünüşte sadece imparatorluğumuzu kaybetmiş olabiliriz. Ancak bu o kadar da önemli değildir. Önemli olan hala o imparatorluk hafızasının, kültür ve geleneğinin olmasıdır. …

16 Nisan referandumuna giderken çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle son günlerde Almanya ve Hollanda’nın yapmış olduğu provokatif çıkışlarla karşılaştık. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu vatandaşlarımıza anasaya hakkında bilgilendirme konuşması yapacaktı, Almanya buna izin vermedi. Daha sonra da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya da Hollanda’da büyükelçiliğe 30 metre kala oradaki yetkililer buna izin vermemiş ve bakanı orada …

Referanduma yaklaşık bir ay gibi kısa bir süre kaldı. Türkiye bir yandan Suriye ile ilgilenirken bir yandan da kendi iç meseleleri ile ilgilenmektedir. Burada “MESELE” diyorum çünkü içinde bulunduğumuz parlamenter sistem bizi bu noktalara kadar getirdi. Artık bu sorunları aşıp karar mekanizmalarının daha hızlı hareket ettiği yeni bir sisteme geçmek elzem hale geldi… Bunu da sağlayacak olan elbette millettir. Millet …

   Günümüze değinmeden önce tarihin tozlu sayfaları arasında kısaca bir gezinelim. Yeni Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra güneyindeki bütün devletlerle olan ilişkisi kesildi. (Güneyimiz deyince yanlış anlaşılmasın sakın, Suriye, Arabistan, Yemen vs. kast ediyorum.) Bize adeta siz artık başınızı sakın oraya buraya kaldırmayın, kendinizle ilgilenin denildi. Biz de yapacak hiçbir şeyimiz yok, gücümüz yok, bu tembihlere harfiyen uyduk… Ta ki gücümüzü …

Türkiye olarak çok yoğun dönemden geçiyoruz. Bir yandan güney sınırlarımızda ve aynı kararlılıkla Suriye’nin terör örgütlerinden arındırılması, oraların gerçek sahibi Suriye halkına iade etmek için var gücümüzle mücadele etmekteyiz. Bir yandan da referanduma doğru ilerlemekteyiz. Biz yoğun gündemimizi referandumdan yana kullanalım ve aynı zamanda bildiğimizi anlatma sorumluluğunu yerine getirelim… “EVET” veya “HAYIR” kararını verirken çok iyi düşünmek lazım. Anayasa değişiklik …

Her devlet kendi içinde sorunlar yaşayabilir. Bu sorunlar o toplum içinde tarafların bir araya gelmesi ile anlaşılır, çözüme kavuşturulur, böylelikle anlaşmazlıklara neden olan sorunlar bertaraf edilmiş olur… Şu var ki Türkiye gibi farklı yapıları içinde barındıran bir ülkede iseniz, bunları çözüme kavuşturmak öyle her zaman kolay olmayabiliyor. Başlığımızın da içeriğine geçmeden önce şöyle Genç Türkiye Cumhuriyetinin serüvenine kısaca bir göz …

Devlet olabilmenin bazı şartları vardır. Bu şartları yerine getiremiyorsanız her ne kadar sınırları belli bir kara parçası içerisinde örgütlenmişseniz bile devlet niteliğine ulaşamazsınız. Bu anlamda devletin ne demek olduğunu anlamak isteyenler sahip olduğumuz 780 km²’ye baksınlar. Evet… Türkiye sahip olduğu devlet olma geleneğini en bariz gösteren ülkelerden biridir. 300 sene Selçuklu ile 600 sene Osmanlı ile devlet yönetme ehliyet ve …

Milleti temsil edenlerin sayısı artıyor    Bu madde ile Meclisteki milletvekili sayısı 550’den 600’e çıkarılarak mecliste milleti temsil edenlerin sayısı artıyor. Böylelikle oluşturulacak yeni sistemde bir bölgeyi, o bölgenin halkını mecliste tanınan, sevilen, saygı duyulan, kendini sorumlu hisseden daha fazla vekil temsil edebilecek. Şu anki parlamenter sistemde milletvekili adaylarını halk belirlemiyor, parti meclisi tarafından belirlenen milletvekili adayları belirli bir sıraya …