Aydın

Yazının başlığı böyle mi olmalıydı emin değilim ama soruyu nasıl sorarsam sorayım illa ki saçma ve yanliş olacaktı. Bu şekil yanlışlardan birisi… Peki doğrusu ne olmalıdır? Doğrusu da yok lakin alıştığımız bir şekli vardır. Buna alıştığımız da değil ezberlediğimiz şekil de diyebiliriz. Mesela şöyle pekala sorabiliriz: “İslam’da kadın’a ceza var mıdır? “ Bu sorunun cevabı var mıdır? Vardır. Elbette vardır. …

Şimdi “Terörsüz Türkiye” sürecini DEM parti adına götüren Pervin Buldan… on yıl kadar önce partisinin teröre karşı çıkması gerektiği konusunda gelen baskılara karşı demişti ki “Biz kardeşlerimize terörist diyemeyiz” Ben de o zaman bir yazı yazmıştım ve sormuştum ki “Terörist kardeşlerimize ne diyelim? “ Böyle sormuştuk ve cevap sorunun içinde idi. Kardeşlik bir seçim değil mecburiyet ve sonuçtur. Kardeşimiz müslüman …

Yeni bir kelimemiz daha oldu. Kelimenin adı “Terörsüz Türkiye” Bu kelime neyin mukabili? Mukabili yok ama eğer lügat kaidelerini zorlarsanız kelimenin mukabili “Terörlü Türkiye” Kelimeyi İrab yani analiz edersiniz, kelimenin yapıncak olduğu görülür ve böyle bir kelime tek taraflı bir kelime de olmaz. Bu kelimenin tarafları olur. İyi taraf ve kötü taraf diyebilirsiniz ama hangi taraf iyi hangi taraf kötü …

_______________________________________ Hafızanızı azcık yoklayın.  Kur’an Kursu’na gittiğiniz günlere gidin. Hoca,size,”Kimin kulusun?” diye sorduğu günlere. -Allah Teala’nın kuluyum; diyeceksiniz.  Sonra size, “Kimin zürriyetindensin?” diye soracak. Aklınıza,”maymun”dan geldiğiniz falan hiç gelmediği günlerde olduğunuz için, hemen şu cevabı verecektiniz:  Diyecektiniz ki; “Adem Aleyhisselam’ın zürriyetindenim.” Bu cevabı alan hocanız,üçüncü soruyu soracak size: “Peki, kimin milletindensin?” Şu anda,hangi milletten olduğunuzu biliyorsunuz. Hangi milletten olursanız olun: …

Araplar yıllarca Kudüs’e gitmediler. Çünkü Kudüs’e gitmek demek İsrail’i devlet olarak tanımak demekti.  Bu da Arap ve Filistin davasına ihanet demekti.  O günden bugüne durum böyledir.  Kudüs’e eğer Türkler de gitmese idi Kudüs şimdi, gözden ve gönülden uzakta topyekûn bir yahudi şehri olmuştu. Türkler hem gittiler hem de Tika vasıtasıyla şehrin müslüman kimliğine sahip çıktılar. Bütün bunlar da İsrail ve …

Hikaye Mesnevî’den… Mevlana Mesnevi’sinden.. Keferelerin casusu İslam ulkesinde vezirlik makamina kadar yükselir.  Hedefinde padişahlık ve böylece ülkenin mahvedilmesi vardır.  Memleket huzur içindedir.   Fakat vezir memlekette fakirlerin lehine olarak bazi mali duzenlemeler yapılmasını istemektedir.  Yaptığı fakirlik tanımına göre de padişah sarayının dışında kalan herkes fakirdir. Dolayısıyla vezir saraya karşı halkın sözcülüğünü yapar gibidir. Gibidir de degil aynen öyledir. Ülke gerildikce gerilmektedir.  …

Doksanlı yıllarda…  Dükkanıma her hafta gelirdi. Çorap satardı… Benzer şeyler satardı.  Her hafta değişik ürünlerle gelirdi.  Bilmiyorum herkese de öyle mi derdi ama bana hep “baba” derdi. Alacağı paraya kendisi ne kadar istiyorsa o kadar bir şeyler koyar parayı alır ve giderdi.  Bir gün oturttum. Çay söyledim konuştuk.  İki karısı varmış. Üçüncüyü de alayım mı almayayım mı diye düşünüyormuş.  Anlatırken …

.Size “tababet yazısı” yazıyor değilim. Gaz bezinden de gazlı bezden de anlamam. Doktor yazarlarımız var: Onlar, size bunları anlatırlar. Ben,şimdi sizlere en hakiki “gaz bezi”nden bahsedeceğim. Öyle bir bez ki bu, yaralarımız üzerinde evlerimize taşınmış ve yaraların sahibi olduğu bedenlerimizin dili, yaralarımızdan sökülen beze “gaz bezi” dedikleri için biz de ona “gaz bezi” veya “gazlı bez” demişiz. Yaralı bedenimizin dili …

Dilinizi islam aklına devşirmediğiniz sürece niyetiniz ne olursa olsun, diliniz ve kelimeleriniz ile  küfre ve kafirlere hizmet eden insanlar olursunuz.   Şekle düşen resminiz ise şekil 1 A’ya göre münafik olur.  Misal;  Şöyle bir resim. Resim üstünde yazıyor ki kardeşimiz kafir de olsa terörist de olsa o yine bizim kardeşimızdır. Yusuf ‘un kardeşleri gibi yine de kardeş olurlar ve onlar dönüp …

1980 darbe günlerinde öğretmendim.  Din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni idim.  Bu dönem “aferine koşan köpekler” zamanıydı. Dolayısıyla hakkımızda şikayetler olur ve ikide birde asker veya sivil teftişçilerim olurdu.  Şimdiki zamanda bazı öğrencilerim ile karşılaştığımda  anlatanlar oldu.  Asker çocuğu öğrencilerim. Onlardan anlatan oldu. Meğer babaları onlara tenbih etmişler ve benim derslerimi teyp kaydı alırlar ve evde babaları ile dinlerler imişler.  …