Perşembe , 25 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

TÜRKİYE’NİN SABRI

Kurulu bir düzeni, yapıyı bozmak kolay da, onu yeniden inşa etmek o kadar kolay değil. Aynı durum devletler, coğrafyalar için de geçerli.

Suriye özelinde Orta Doğu’dan, Afrika’dan pay biçin… 2011’den bu yana Suriye diye bir devlet kalmadı ortada. Bir tarafta BATI destekli rejim bir tarafta Türkiye ile birlikte hareket eden ve eski adı ÖSO, şimdiki adı Milli Suriye Ordusu olan muhalif kanat…

Suriye’nin yani Orta Doğu’nun bu durumda olmasının birçok sebebi sayılabilir. Ana sebep: ABD ve diğer büyük BATI devletlerinin Orta Doğu’daki enerjiye sahip olmak, dolayısıyla Akdeniz’in güvenliğini garanti altına almak.

Enerjiye hakim olmak isteyenlerin de en önemli ve en güçlü muhatabı Türkiye.

2011’de daha ne olup bittiğini bilmeyen Türkiye, savaşın içine çekilmeye başlanmıştı bile.

Öyle ki savaş sınırda oluyordu. Türkiye’nin buna sessiz kalması düşünülemezdi. Türkiye’yi yönetenler, ilerideki amacın Türkiye’yi kendi rotalarına sokmak olduğunu çok iyi biliyordu.

Atılacak olan adımların buna göre atılması gerekiyordu…

Suriye’deki savaş çığ gibi büyüyüp giderken içeriyi de karıştırıyorlardı. 17-25 Aralık, Gezi Olayları ile Türkiye içeride oyalanıyor, Suriye’de ise kendi güdümlerindeki terör örgütleri bir oraya bir buraya yer değiştiriyordu. Bir gün destekledikleri terör örgütü ertesi gün düşmanları oluyordu.

Sonuçta olan Suriye’ye, savunmasız insanlara oluyordu. Bu yetmezmiş gibi Türkiye, sığınmacı krizi ile baş başa bırakılıyordu. Uluslararası örgütler Türkiye’ye sırtını dönüyordu.

Tüm bu olup bitenler nedeniyle devlet karşıtı partiler, taraflar devletin başını istifaya zorluyordu. Devlet aklı ise Kaddafi’ye, Saddam’a yapılanların aynısının kendilerine karşı yapılmak istendiğini görüyor, direniyordu.

Türkiye, kurtlar sofrasına direkt giremezdi. Tek başınaydı. Önce içerideki azgın suları durultmak gerekiyordu. Her yerde terör olayları oluyor, İstanbul-Ankara arasına kadar canlı bomba eylemleri geliyordu.

Türkiye’ye yerinde dur, başını kaldırma, bulunduğun yerdeki otlar sana yeter denilmek isteniyordu. Türkiye’nin uzun vadeli hedefi ise kesinlikle bu değildi.

Türkiye baştan aşağıya yenilenmeye çalışıyordu. Buna dur demek için çok daha büyük bir adım atıldı. O kara gecede Türkiye’yi ele geçirmek için en büyük hamlelerini yapmışlardı.

15 Temmuz gecesi önce Recep Tayyip Erdoğan derdest edilecekti, ülke başsız bırakılacaktı. Gerisi zaten kolaydı. İmame gittiğinde tespit taneleri oradan oraya savrulacak, dağılmış parçaları kontrol altına almak daha kolay olacaktı…

Ama Recep Tayyip Erdoğan önce Allah dedi, sonrasında en çok güvendiği milletini meydanlara davet etti. Darbe nasıl püskürtülür herkese gösterdi.

O günden sonra asıl değişim başladı. Askeriyesi urlarından temizlenmeye başlayan Türkiye’yi artık kimse tutamazdı. Öyle de oldu.

Önce içeride işler yoluna koyuldu. Sonrasında iş Suriye’ye gelmişti. Türkiye’nin Güney sınırları boyunca kurulmak istenen terör koridorunu bozmanın zamanı gelmişti. Kim gelirse gelsin Türkiye’yi bu yoldan kimse döndüremezdi.

Fırat Kalkanı ile ilk adım atıldı. Ardından Zeytin Dalı ile de Afrin teröristlerden temizlendi. Barış Pınarı Harekâtı ile de 30-35 km içeriye terörden arındırılmış bölge için adım atıldı.

TSK ve MSO, sadece birkaç gün içinde terör örgütü PKK-YPG-PYD’yi yerle bir etti. Hem de hiçbir eve, hiçbir sivil insana zarar vermeden…

Şimdi de savaşsız, diplomasi yoluyla teröristleri ötelere yollamak için adımlar atılıyor. Gereğini yapmazlarsa terör örgütleri kendileri düşünecek… TSK ve MSO’nun kısa bir süre içinde temizlik işlemini tamamlayacağından kimsenin şüphesi olmasın…

Yazımı bitirirken siz değerli okuyuculara soruyorum: Bu sabrın selameti değil de nedir?

Ne diyelim, Allah devletimize zeval vermesin, bu milletin, mazlumların  bu devlete, askerlerine duası sürdükçe hiçbir devlet Türkiye’nin bileğini bükemez. Ne sahada ne masada…

Selam ve dua ile…

İBRAHİM YAVUZ

İbrahim Yavuz *

Tüm Yazıları →
İbrahim Yavuz

Ayrıca Bakınız

KAYBOLAN GENÇLİK İDEALİZMİ -2-

3) BU MİLLETİN HAFIZASINI YOK ETTİLER  Bu milletin binlerce yıllık tarihi var. Bu tarih içerisinde 15 …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir