• Irkçılığın İslamofobik yüzü
  • Ülkemizdeki dönmeler ve fırıldaklar
  • LOZAN’IN GİZLİ MADDELERİ VAR MI?
  • Karabağ 1500 yıllık Türk yurdudur
  • CHP’ de ihanetler bitmez .
  • Ermenistan yine haksız, yine tarihten ders çıkarmıyor
  • O ÜÇ KADIN EZİDİ (YEZİDİ) OLSAYDI
  • Mankurtlaşma zincirini kırmak için
  • OKULLAR AÇILIRKEN BU KADAR TELAŞA GEREK VAR MI?
  • Darbe ve darbeciler
  • 43 yıl sonra 12 Eylül darbesi
  • Türkiye’de Yahudilik çalışmalarında karşılaşılan zorluklar
  • Yoldaki hiçler
  • SUSUZ İSTANBUL
  • Anayasa, sistem ve mankurtlaştırma
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Politikamız
      • Künye
      • İletişim
Akıncılar Dergisi
    •  
    • Anasayfa
  • HABERLER
  • YAZARLAR
  • TARİH
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Hikaye
    • Şiir
    • Anı
  • EĞİTİM
  • ÇEVRE
  • Müzik
  • Video
  • Namaz
  • Hava
  • Döviz
  • Gazeteler
  • Arşiv
Anasayfa » Güncel
Arif Altunbaş

Kırkayak ve yol arkadaşları

Eklenme Tarihi: 19 Mayıs 2023 Cuma
Eklenme Saati: 11:06
Tweetle
Arif Altunbaş arifaltunbas@akincilardergisi.com

Yolda bulduklarını yola çıktıklarına tercih ederek aldı bir bir nefret, kin ve hayallerinin masasına. Kendisinden başka birkaç baloncu ve gazcıdan başka bir tek ev sahibi yoktu o masada.  Turnayı gözünden vuracağız diye el pençe divan durdu peşinde yürüyenler bu duruma. Ağızları sulansa da ürküp kaçarlar da umutları suya düşer diye yanaşamadılar yanaşmalar gibi bu kurtlar sofrasına. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar birlikte bir yıl boyu yediler içtiler, semirdiler geğirdiler, kendilerinden geçtiler Halil İbrahim sofrasında. ‘’Yarasın!’’ diyen gözü gönlü aç seyircilerle hep birlikte bindiler bir gemiye, yelken açtılar bir hayal ülkesine.

Birinci perde ile oyun başladı oynanmaya. Önce davulcusu zurnacısı, kemancı dümencisi, köçeği kaçağı ‘’9 ayaklı Kırkayak’’  Bizans oyununu başladılar oynamaya. Kimisi Konya, kimisi Hanya havasından, bazıları da zeybek oynadı yavaş yavaş. Ardından avuçlarını patlatırcasına çılgınca alkışlar geldi Kırk ayak ve arkadaşlarına.

Antiktik yunan tiyatrosunda ‘’Yaşa, var ol’’ sesleri yankılandı. Çağlar gerisinden ‘’yine baharlar getirmek’’ için yarınlara. Çağdaş, ilerici, Ortaçağ karanlığı pagan bir aydınlanma yürüyüşü. Oyun denince Karadenizli durur mu yerinde. Başladı onlar da Horon tepmeye. Kol başında İmamın oğlu; haykırdı ‘’Yine bahar gelecek’’ ‘’kemençemin sapuni gülle donatacağum, demeye .

Kambersiz düğün olmaz tabi. Molla oğlu katılır bu cümbüşe Sivas ellerinden yanık bir türküyle. ‘’Sivas’ ın yollarında…’’ Aklını Davos’ta unutmuş başka birisi suyun kaldırma gücünü bulan Arşimet gibi fırlar peştamalsız hamamdan; buldum, buldum diyeceği yerde bağırır ‘’Dokunacağım, dokunacağım…’’ diye.  Ortalık karışır tabii. Neye, neden, niçin sorular zinciri şıngırdayarak dolaşır ortalıkta? Platon, Eflatun, Aristo, Pisagor başlar bıyık altından gülümsemeye.

Sonra Kandil ağaları zılgıtlar, ıslıklar ve ışıklar yakıp söndürürler. Bayık, Karayılan ve teferruatlarından Amerika ve Avrupa’ya selam. ‘’Kırkayak ve dostları harekete geçmiştir efendim, bu iş tamam’’, deyip zıplarlar havalara. Kimisi şişeler devirerek, kimisi daha içmeden zil zurna sarhoş olup çılgınca katılırlar zafer şarkılarına.

Troller başlar sanal savaş oyunlarına. Karalama, kötüleme, yok sayma, rakamları yuvarlama. Dörtnala gırla yalan, iftira, kışkırtma. Çığ gibi boş hülyalar kayar uçuşan hayallerle Kaf dağlarından aşağılara.  Yürür çılgınlar sürüsü, yürür kurt, çakal, tilki ve kirpi yalancılar sofrasına.

Akşam karanlığı çöktükçe iner kalın bir sis tabakasıyla kara bulutlarla yukarıdan aşağıya. Kararmaya başlar dünya. Sararır çehresi kalabalıkların.  Boş hayallerle avutmaya devam etmektedir kitleleri çağdaş paganların şamanları, emperyalizmin baronları, sömürünün taşeronları, fonlanan ekran maymunları ve onların peşinde gözü yumuk koşan Bremen mızıkacıları.

İt kopuk, serseri ahmak, eşkıya alçak, imam molla, solcu sağcı, milliyetçisi turancı, Müslüman muhafazakâr çürük bir ipliğine hayal dizmeye devam ederken milletin kaya gibi sert duvarına çarpınca, ip kopar dökülür hayaller ve ütopyalar kristal parçaları gibi yere.

Nefret atına binip emperyalizmin rüzgârını arkalarına alan yerli iş birlikçiler ve hainler hep birlikte bu vatanın evlatlarına saldırır ve saldırırlar. Sonra kafaları çarpınca Cumhurun duvarına gözlerinde şimşekler çakar. Başları dönmeye, gözleri kararmaya, ayakta duramayıp sallanmaya başlarlar hep birlikte. Ani bir nüzül iner vücutlarına. Kısmi felç olarak yığılırlar oracığa. İçmeden sarhoş olan molla ve Davut oğlu ile Davos’un bebe canı hala ayıktır. Devşirirler hemen akıllarını başlarına.

Zafer sarhoşları salya sümük ve kusmuk içinde yerlerde debelenirken, mahşerin üç atlısı uyanıklar da silip süpürürler sofrayı. Masada sadece devrilen boş şişeler kalır birkaç kemik parçasıyla. Bir de masanın etrafına dökülen bir sürü alkolik, melankolik hayal atından düşen şakşakçı acemi süvariler. Nervi dönen holiganlar eşekten düşmüşe dönerler ve çıldırırlar sokaklarda.

Hayal atından düşen kahramanlar başlar ayılmaya. Hepsinin de gözleri kan çanağı, kafaları yerinde hala. Oyunu seyreden o coşkun seyirciler ve holiganlar masaya baktıklarında tabi şaşırıp kalırlar bu Alicengiz oyununa. Masayı tertemiz sünnetlemiş bizimkiler. Molla yüksek sesle sofra duası okumuş, Ahmet hoca ve bebe can da ‘’aferin’’ almak için yüksek sesle ‘’aaaaminn!’’ demişler. Tok karnına sofradan zar zor birbirlerine dayanarak güç bela kalkanlar diş kirası almayı da unutmamışlar. Sürüden en baba 37 koyunu tereyağından kıl çeker gibi çekip alıp götürmüşler.

Büyük bir ilgi, heyecan ve coşkuyla oyunu izleyen seyirciler bir kendilerine bir de bakmışlar sofraya. Kırkayak da dâhil her şeyi yiyip bitirmişti dost denilen arkadaşlar. Şu 37 diş kirası koyun var ya, en çok da o güçlerine gitmiş seyircilerin. Deli divane olsalar ne yazar. Deveyi semeriyle birlikte yutup götürmüş aç çakallar ve kurtlar.

Ava giden kırkayak kendi tuzağına düşmüş ve av olmuş arkadaşlarına. En yaşlı avcılar bile avlanayım derken yem olurmuş avlarına. Basiret; basit kişi ve toplumların ilim, irfan, gönül ve kalp gözüymüş. Gönül ve kalp gözleri kararanlar düşmanlarının tuzaklarına düşer, yem olurmuş dost bildikleri arkadaşlara.

Kin, öfke ve nefret akılsız bir muhalefeti vatan ve milletini düşmanlarına satacak bir hale getirirmiş. Kötü bir muhalefet rakibini kendi sırtında iktidar götürürmüş.

Kapak olsun bu hikâye akıl tutulması yaşayan her insana. Vatan, millet ve mukaddesatını üç kuruşa düşmanlarına satanlara .

Arif Altunbaş, Haber 7

Etiketler:
Le Figaro, Erdoğan’ı kimse yenemez.
KILIÇDAROĞLU AZERBAYCAN’I FEDA EDİYOR
Facebook'ta Paylaş Twitter Paylaş Google+'da Paylaş Tumblr

Benzer Haberler

Irkçılığın İslamofobik yüzü Prof. Dr. Hamit Emrah Beriş/ Siyaset Bilimci, Stardan alıntıdır. Yeni...
Irkçılığın İslamofobik yüzü
Ülkemizdeki dönmeler ve fırıldaklar Asırlardır aramızda bu topraklarda yaşayıp her fırsatta kin ve nefretlerin...
Ülkemizdeki dönmeler ve fırıldaklar
LOZAN’IN GİZLİ MADDELERİ VAR MI? Nasraddin Hoca’ya sormuşlar: “Duyduk ki sizde kırk yıllık sirke varmış!” Hoca: - Ev...
LOZAN’IN  GİZLİ MADDELERİ VAR MI?
Karabağ 1500 yıllık Türk yurdudur ERHAN AFYONCU, Sabah Gazetesinden alıntıdır. Karabağ’a 6. yüzyıldan itiba...
Karabağ 1500 yıllık Türk yurdudur
CHP’ de ihanetler bitmez . İslam ülkelerinde Müslümanların dinini, tarihini, dilini, kültürel, ...
CHP’ de ihanetler bitmez .
Ermenistan yine haksız, yine tarihten ders çıkarmıyor Prof. Dr. İsmail Şahin / Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Paşinyan'...
Ermenistan yine haksız, yine tarihten ders çıkarmıyor

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Arşivler

Yazarlarımızdan

Bizi Takip Et

Güncel Haberler

Irkçılığın İslamofobik yüzüProf. Dr. Hamit Emrah Beriş/ Siyaset Bilimci, Stardan alıntıdır. Yeni......
Irkçılığın İslamofobik yüzü
Ülkemizdeki dönmeler ve fırıldaklarAsırlardır aramızda bu topraklarda yaşayıp her fırsatta kin ve nefretlerini......
Ülkemizdeki dönmeler ve fırıldaklar
LOZAN’IN GİZLİ MADDELERİ VAR MI?Nasraddin Hoca’ya sormuşlar: “Duyduk ki sizde kırk yıllık sirke varmış!”......
LOZAN’IN  GİZLİ MADDELERİ VAR MI?
Karabağ 1500 yıllık Türk yurdudurERHAN AFYONCU, Sabah Gazetesinden alıntıdır. Karabağ’a 6. yüzyıldan itibaren Hazarlar,......
Karabağ 1500 yıllık Türk yurdudur
CHP’ de ihanetler bitmez .İslam ülkelerinde Müslümanların dinini, tarihini, dilini, kültürel, sosyolojik, demografik yapısını,......
CHP’ de ihanetler bitmez .
Ermenistan yine haksız, yine tarihten ders çıkarmıyorProf. Dr. İsmail Şahin / Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Paşinyan’ın......
Ermenistan yine haksız, yine tarihten ders çıkarmıyor
O ÜÇ KADIN EZİDİ (YEZİDİ) OLSAYDI  Geçen hafta İzmir’de Üç Suriyeli kadın Bindikleri otobüsten küfür......
O ÜÇ KADIN    EZİDİ (YEZİDİ) OLSAYDI
  • Müzik
  • Video
  • Namaz
  • Hava
  • Döviz
  • Gazeteler
  • Arşiv
Akıncılar Dergisi’nde yayınlanan her türlü yazı ve eserler kaynak belirtilmeden kullanılamaz.
Yayınlanan yazı ve eserlerden yazarları sorumludur.
Görüş ve önerileriniz için : info@akincilardergisi.com
Copyright © 2014 - Akıncılar Dergisi Her Hakkı Saklıdır.