Perşembe , 25 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

KALPLERE DOKUNMAK

Tebliğ ve davet çalışmalarının olmazsa olmazlarının başında güzel bir üslup sahibi olmak gelmektedir. İnananlara karşı azgınlıktan çok ileri gitmiş olan Firavun’a bile yumuşak davranılması istenir. Allah, Hz. Musa ve Hz. Harun’u görevlendirmiş, Firavun’un kibir ve inkârında azdığını belirterek yine de dini tebliğ ederken yumuşak bir dil kullanmalarını istemiştir.“İkiniz Firavun’a gidin; çünkü o azmış bulunuyor.” “Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” (20/Tâhâ, 43-44) Rabbimiz, Firavun gibi bir azgının bile kalbine dokunulmasını isterken bizim tebliğ ve davetçilerin durumu acaba ne olacak? Ha bire cehenneme atıp duruyorlar.
Hz. İbrahim peygamberimizin “Rabbimiz! Beni ve anne-babamı bağışla.”(14/İbrahim, 41) yakarışı onların kalbine dokunmak istemesinden başka ne olabilir ki? Babası Azer put mimarı olmasına rağmen yine Hz. İbrahim peygamberimizin “Babacığım! Sana selam olsun, ben senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim.” (19/Meryem, 47) demesi bir merhametin ve kalbe dokunmanın seslenişi değil miydi? Put yapan Azer için ‘babacığım’ diyebiliyor olması onun kalbine dokunmak istemesinden başka ne ile açıklanabilir ki?
Sevgili peygamberimizin ölüm döşeğine yatana kadar amcasını çok yumuşak bir üslup ile İslam’a davet etmesi kalbine dokunmak istemesinden başka ne olabilirdi ki? Kuşu ölen bir çocuğa yaptığı taziye ziyareti kalbe bir dokunuş değil miydi? Bir Yahudi’nin cenazesi geçerken ayağa kalkması kalplere yönelik bir dokunuş değil miydi? Mescidde elçileri kabul ederken “içinizde Muhammed hanginiz” diye sorabilecek kadar sadeliği tercih etmesi, gelenlerin kalbine dokunma amacına matuf değil miydi? Ebu Bekir’in İslam davetini reddeden babasını Mekke’nin fetih günü alıp huzuruna getirmesi peygamberimizi üzmüştü. Ne diye zahmet verdin, ben ayağına giderdim ya deyince Hz. Ebu Bekir onun senin yanına gelmesi daha doğrudur, dedi. Peygamberimiz ellerini Ebu Kuhafe’nin göğsüne koydu ve sığadı. Müslüman ol, ey Ebu Kuhafe! dedi. Yıllardır Allah Resulünü beklercesine İslam’a kayıtsız kalan Ebu Kuhafe Müslüman olduğunu ilan etmiş, Ebu Bekir’in mutluluğuna mutluluk katmıştı. Ebu Bekir için Mekke asıl şimdi fethedilmişti; zira babasının ateşe gitmesine gönlü razı değildi. Peygamberimizin Ebu Kuhafe’ye olan hassasiyeti de bir kalbe dokunuştur.
Merhametin, inceliğin, tevazunun, nezaketin, şefkatin öğretmeni olan, bizim sıkıntıda olmamızdan üzülen, dertlenen bir peygamberin ümmeti olduğumuzu nasıl unuturuz? “Ey İnsanlar!  Andolsun ki, size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. Size çok düşkün, mü’minlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.”(9/Tevb128) Bütün bunlar onun bir gönül, yürek ve kalp uzmanı olduğunu göstermektedir. Ömrünü sadeliğin zirvesinde sürdürmesi kalplerde karşılık bulmasının en önemli göstergesi olmuştur. Mekke’nin fethedildiği gün uygulamaya koyduğu genel af maddi fethin ardından gelen bir yürek fethi, gönül fethi olmuştur. Kutlu Nebi biliyordu ki gönülleri fethetmedikten sonra mekânların fethi eksik kalırdı, bunun için önceliği hep gönüllerin fethine, kalplerin kazanılmasına vermiştir.
 
İstanbul’un fethinden önce Ortodoks Grandük Notoras Bizanslılar’ın duygularını “Şehirde Latin külahı görmektense Osmanlı sarığını yeğlerim” diye en veciz biçimde ifade etmişti. Grandük Notoras kalbine dokunulmamış olsaydı bu sözü söyleyebilir miydi? Atamız Fatih Sultan Mehmet’in şu sözleri kalplere dokunmanın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. “Sen gönülleri fethetmeye bak, İstanbul arkasından gelir.”
Hz. İbrahim’in babası, Firavun, peygamberimizin amcası Ebu Talip, tevhid inancının ve davetinin karşısında yer almışlardır. Buna rağmen muhatapları kalplerine dokunacak yaklaşımlar sergilemişlerdir. Oysa günümüzde kalplerine dokunulmaya bekleyen insanımız tevhidin de davetin de düşmanı değillerdir. Öyle ise iş başa düşüyor. Kalplere dokunacak ve iz bırakacak güzel işler yapanlara selam olsun.
 
Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir