ERBAKAN KUTAN DEMİRTAŞ

 

Erbakan Hocanın Refah Partisi %22 ile iktidara olmuştu.
Başbakan olduğu yıl ülkeye refah bereket gelmiş, milletin yüzü gülmüştü.
İç ve dış güçler, çok başarılı giden hükumeti düşürmek için bir sürü bahane üretmiş, düşüremeyince de, son çare partinin kapatılması, uygun görülmüştü.

Refah Partisi hiçbir terör olayına falan karışmadığı halde Yargıtay Başsavcısı Vural savaş işi kitabına uydurmak için bayağı bir uğraşmıştı.
Zamanın Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer de ‘Kapatılması Uygundur’ kaşesini vurmak için iştahla bekliyordu zaten.
Neticede sudan bir sebeple ve ne olduğu anlaşılmayan, her tarafa çekmeye müsait ‘İrticanın odağı’ olma suçlamasıyla parti kapatıldı.

Erbakan Hoca dahi bir siyasetçi, karizmatik bir liderdi… İyi teşkilatlanmış bir gençlik teşkilatı vardı.
İstese bu haksız karar için ülkeyi savaş alanına çevirebilirdi. Bunu canı gönülden isteyen hem heyecanlı gençler, hem de dış mihraklar vardı.
Ancak rahmetli Hoca oyunu gördü.
Ellerini ovuşturarak içerde ve dışardaki bekleyen düşmanların hevesini kursağında bıraktı.
Ülkeyi kaosa sürükleyecek böyle bir harekete kesinlikle izin vermedi.
‘Bu olayın tarihimizde nokta kadar değeri yok’ diyerek, devlet adamlığını gösterdi.

KUTAN
Daha sonra kurulan Fazilet Partisi Genel başkanlığına Sayın Recai Kutan seçildi.
Fazilet Partisi katıldığı ilk seçimde %15.4 oy aldı.
Ülkemizin gördüğü en beyefendi, nazik liderlerden biri olan Kutan’ın partisi de sudan sebeplerle yine ‘İrticanın kaynağı’ olması sebebi ile kapatıldı.
Halk kapatılma olayını gazetelerden öğrendi.
Kimsenin camı çerçevesi inmedi, kimsenin burnu dahi kanamadı.

DEMİRTAŞ
Demirtaş’ın HDP si son seçimlerde %13 oy aldı.
O oyların nasıl alındığı herkesin malumu…
HDP Güneydoğu bölgemizde tulum çıkardığı gibi, Şırnak, Cizre, Hakkari vb. yerlerde hızını alamayarak, toplam seçmen sayısından bile fazla oy aldı!!!

Demirtaş %13 alıncaya kadar elinde megafon devlete saydırdı döktü.
Kışkırttı. Demediğini bırakmadı.
Kimse tınmadı.
Baktı kimsenin aldırdığı yok, meydan okumanın dozunu iyice arttırdı.

Kobani’ye IŞİD adlı terör örgütü saldırınca bu Demirtaş çıkıp: ‘Halkımızın kendini savunma hakkı vardır’ deyip ortalığı kan gölüne çevirdi.
Kobani’nin nerede olduğunu bile bilmeyen 53 masum vatandaşımız Demirtaş’ın bu beyanatı ile katledildi.
Bunlardan Yasin Börü 16 yaşındaydı.
Vahşetin boyutunu artık siz düşünün…

Hâlbuki Kobani sınırlarımızın dışında bir yer.
Savunacaksan buyur savun! Kobani orada…
Ama orada savaşmak kolay değil.
Burada savunmasız insanlara saldırmak, cam çerçevelerini indirmek varken, Kobani’ye kim gider?
Nitekim hükumet: ‘Madem savaşmayı çok istiyorsunuz, buyurun geçin’ deyip kapıları açınca (Kaldı ki, onlara kapı mapı gerekmiyor, Kandil’den inerken kapıdan mı geçiyorlar?) Kamyon ve otobüslerle gelenlerden 3-5 kişi haricinde Kobani’ye geçen olmamıştı.
Neyse.
Demirtaş baktı kimseden ses seda yok.
Geçenlerde Suruç’taki terör eyleminden sonra daha önce yaptığı çağrıyı tekrarladı:
‘Halkımızın kendini koruma hakkı vardır’

Bunun üzerine militanlar:
Ellerinde keleşlerle İstanbul sokaklarında boy gösterdi.
Çevrede işinde gücünde olan masum vatandaşların korkulu gözleri önünde devlete meydan okundu.
Sindirme harekâtı başarı ile tamamlandı.
Yarın olacak bir seçimde HDP bu yerlerde oyların %100 ünü alması sürpriz olmayacak.
Hatta Cizre Şırnak vb. yerlerde olduğu gibi %110 …

Yetmedi.
Ceylanpınar’da 2 polisimiz şehit edildi.
Adana’da camide fahri müezzinlik yapan bir gariban sakallı diye öldürüldü.
Aynı şekilde İstanbul’da başka bir gariban yine sakallı diye öldürüldü.
Diyarbakır’da bir polis şehit edildi, biri yaralandı.

Bunlar şimdilik Demirtaş’ın çağrısı üzerine meydana gelen hadiseler.
Bakalım ilerde daha neler göreceğiz.

Emin Batur