Cumartesi , 20 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Eleştiri hastası olmak

İşaret parmağın eleştirdiğini, üç parmağın da seni gösteriyor, ama!

Bazı insanlar dava adına ortaya incir çekirdeğini dolduracak kadar bir iş koymadan,  bir damla alın teri dökmeden, bir damla kan vermeden, bir gün uykusuz kalmadan ağzına geldiği ve aklına estiği gibi köpürte köpürte iktidara yağıp gürlüyorlar.

Bunların çoğu nemalandıkları ve görevde oldukları zaman susan, hiç konuşmayan tarlanın taşıyla tarlanın kuşunu vurmak isteyen insanlar.

Ne zaman çeşmenin suyu kesildi ise, ne zaman bir kriz dönemi geldi ise; önce bunlar başlıyor yaygaraya ve gürültü çıkarmaya…

Hakkı, hakikati, adaleti savunmak her erdemli kişinin görevidir. Ama; menfati elden gidince ortalığı velveleye vermek doğru bir davranış değil.

Samimiyet sahibi olan insanlar kendilerine görev verilmediği zaman, görevde olduğu zamandan daha fazla, daha çok çalışmak, çabalamak zorundadırlar.

Ha bre eleştirmek, muhalefet etmek, her yapılana karşı çıkmak, düşmanlarımızın ekmeğine yağ sürecek eylem ve söylemde bulunmak, zor zamanlarda ”gönlümüz bu tarafta ama kılıcımız düşmanın safında” tavrı takınmak samimiyet değildir.

Bazılarının imtihanı kaybetmesi, eksen kaymasına uğraması, doğru yolun sapık kollarından bir kol haline gelmesi her kişinin başına gelebilir, ama; er kişinin başına gelmez.

Peygamber sav etrafında da islam düşmanı, samimiyetsiz, hatta; münafıklar vardı.

4 Halife zamanında da bu samimiyetsizler vardı.

İslam tarihinin her sahifesinde de bu tip insanlar oldu ve bundan sonra da olacak.

Öyle vahyin torna ve frezesinden çıkmış müslümanı bul da başımıza taç edelim.

Eldeki sermaye bu.

Ortalıkta yangın var diye müslüman Politikacılar hemen kıs zamanda iktidara gelelim ve ülkeyi düzeltelim, bu yangını söndürelim diye düşünüyor ve acele ile kendi kadrolarını yetiştirmeden yola çıkıyor olması temel yanlışlarımızdan birisidir.

Rahmetli Hoca, Özal böyle idi.

Bugünkü iktidar sahipleri de böyle mallesef.

Bir kadro yetişmeden güçlü bir teşkilat, güçlü bir teşkilat olmadan  bir hükümet ve devlet yönetilemez.

Derme çatma kadrolarla savaş kazanılmaz.

Burada o bu değil, o parti, bu cemiyet, şu cemaat değil, topyekün hepimiz suçlu ve hapimiz sorumluyuz.

Kaçımız malımız ve canımızla bu din, vatan ve millet için kadro yetiştirmeye ömrümüzü harcadık.

Bizim ”adam” dediğimiz insanların çoğu ya makam, ya mevki, ya köşe veya ihale kapmanın savaşını veriyor.

Davanın kavgası ise, lafta, edebitatta, sözde havada kalıyor.

İnsanlığın tek kurtarıcısı olan islam nizamı, samimi, eğitilmiş, fedakar ve vefakar olan, sadece Allah’ın rızası için çalışan, çabalayan ve savaşan kadrolarla gelir. Ve gelecektir Allahın izniyle…

Yarım yamalak imanla dinden, derme çatma müslümanla yoldan çıkılır ancak.

Ayrıca; partiler, dernekler, vakıflar, cemaatler imanın ve islamın şartlarından olmazsa olmazlarından bir şart değildir.

Onların liderleri de aynı şekilde içimizden birileridir. Hata ettiler, ediyorlar ve edecekler… Çalışan hata eder. Çalışıyorlar çünkü.

Önemli olan doğru yol ve istikamet üzere olmalarıdır.

Kim; Allah cc yolunda çalışır ve çabalarsa, kim; Allah yolunda savaşırsa kendi kulluğu ve görevini yerine getirir.

Kimse kimsenin günah ve sevabının sahibi olamaz. Herkesin kendi yaptığı kendi yanına kar kalır.

 ”Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu (karşılığını) görür.

Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu (karşılığını) görür.” Zilzal;7-8

Vesselam!

Zafer Gençosman

Zafer Gençosman *

Tüm Yazıları →
Zafer Gençosman

Ayrıca Bakınız

Egede sahte kabadayılık sökmez

Yunanlılar asırlık bir kin ve nefretle Türkiye’nin Egede ve Akdenizdeki haklarını gasp etmek için batılı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir