Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Robinson ve Han, karşı karşıyaydılar artık. Han’ın ağzından “Hainlerin üst aklı Robinson” çıkıverdi.
Robinson dakga geçer bir şekilde Han’a gülüyordu. Yaralıydı çünkü Han…
Birbirine yaklaşıyorlardı. Robinson silahını ateşledi, Han’ı bacağından yaraladı. Han olduğu yere düşüvermişti. Robinson hemen yanındaki meşaleyi çekti. Han’ın önü arkasına demir parmaklıklar düştü… Robinson’un keyfine diyecek yoktu. Han’a şunları söyledi:
“Yıllarımı seni yakalamakla geçirdim. Şu düştüğün duruma bak. Haydi kalk, öldür ülkene bu kadar zarar veren şu adamı. On üç yıldır binlerce insanınızı öldürdüm. Devletinin sır dediği bilgileri çaldım. Girmediğim devlet kurumu, sızmadığım devlet kuruluşu kalmadı. Peşimde olduğunu biliyordum da bu kadar aptalca hamle beklemiyordum doğrusu.”
Han acı içinde doğruldu. “Yaptıklarını itiraf mı ediyorsun?” dedi. Robinson da “Biz Amerikalılar hiçbir zaman başarılarımızı inkar etmeyiz Türk!” cevabını verdi…
Aralarındaki konuşmalar devam ediyordu. Robinson, Han’a biraz daha yalvarmasını, kendisini öldürmeyeceğini, demir parmaklıkların arasında ölüme terk edeceğini söyledi.
Han’ın artık ayakta duracak mecali kalmamıştı. Robinson, Han’a “15 Temmuz gecesi 251 canınızı alan benim” dedi. Han da “Canlarımızı aldın da ne oldu? Bir Ömer’imiz çıktı yaptığınız tüm planı bozdu.” diyerek Robinson’un moralini bozdu…
Aralarındaki konuşmalar bu derece devam etmişti… Han’ın ise artık dayanacak gücü kalmamıştı. Hem omzu hem de bacağı yaralıydı. İçinden bir çıkış yolu için Allah’a dua ediyordu.
Başını kaldırdığında kendisine gelen Börü’yü fark etti. Silahını doğrultmuş bir şekilde ilerliyordu. Bilekliğinden birkaç tane toplu iğne aldı. Son adımını atmıştı. Elindeki iğneleri Robinson’un ensesine sapladı.
Robinson neye uğradığını şaşırmıştı. Hareket etmeye çalışıyordu ama edemiyordu. Börü ise Robinson’un görüş alanına girdi. Robinson hareket etmeye çalışıyordu. Çöken kas sistemi onun hareket kabiliyetini kısıtlıyordu.
Börü bu hainin ölmesini istiyordu. Ama onun canlı ele geçirilmesi gerekiyordu. Konuşursa çok önemli bilgiler ele geçirilecekti. Konuşmazsa da ABD ile pazarlık masasına oturacaktı.
Han ve Börü görevlerini tamamlamıştı. Börü meşaleyi yerine koydu. Han’ın etrafındaki demir parmaklıklar kalktı…
Robinson, artık emniyetin elindeydi. O ABD’nin altın çocuğuydu…
Bu anlatılanlar sizlere ütopya gelmesin. Olan ve bizzat yaşanan şeyler. Tabi bunları tek başlarına yapmıyorlardı. Arkalarında daha derin güçler vardı.
15 Temmuzdan sonra Derin Türk devleti de harekete geçmişti. Onların derin merkezden aldıkları emirlere karşı Derin Türk devletinin de planları vardı artık. O plan da bu toprakları kimseye teslim etmemekti…
Biz bu toprakları 1071’de almıştık. O kadar kolay vazgeçer miydik!!!
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
