Perşembe , 25 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Charlie Hebdo’nun itleri

Charlie Hebdo'nun itleri

Basın özgürlüğü, kültür, sanat, edebiyat, film, tiyatro, fotoğraf ve karikatür gibi sanat dalları ve faaliyetleri hiçbir zaman hiçbir devlette toplumu kin ve düşmanlığa sevk eden, nefret ve tahrike götüren bir araç olmamalıdır.

Bunları yapanlara sanatçı, bu yapıtlara eser, bunlara müsaade etmeye basın özgürlüğü, bunları hoş gören devletlere devlet, insanlara da insan gözüyle bakılmamalıdır.

Hangi millet, hangi din, hangi renk, hangi ülke olursa olsun hepsi de Allah’ın yarattıkları olan insanlığın kopmaz bir parçasıdırlar.. Allah’ın yarattıkları arasında onlar, sizler ve bizler diye ayrımcılık, ırkçılık ve tarafgirlik yapılmaz. Böyle bir ayrıcalık ne dini, ne ahlaki değerlerimizde ve anlayışımız da yoktur. Mazlumun dini, dili, ırkı, milleti, rengi sorulmaz.

Maraş merkezli depremde yıkılan şehirlerimizi alay ve mizah konusu yapıp, ‘’Tank göndermeye lüzum kalmadı’’ diye karikatürize eden Charlie Hebdo denilen Fransız Karikatür Dergisi daha öncede birçok kez peygamberimizi ve dinimiz alaya alan düşmanca tavrından dolayı Paris’teki binaları birkaç Müslüman tarafından bombalanmıştı.

Bizim – o zaman ki- devlet yetkililerimiz Fransa ile teröre karşı omuz omuza dayanışma için Paris’te kol kola yürümüşlerdi Charlie Hebdo’cularla. Acaba şimdi Papasından kilisesine, devlet başkalarından emniyet yetkililerine, basın yayınından sivil toplumuna, insan Hakları derneklerinden hayvan severe kadar neden bu ulu orta saldırganlık yapan Hebto’ cu itlere ses çıkarmazlar? Siz kendi ellerinizle belayı kendi üzerinize çekiyorsunuz diye onları uyarmaz ve durdurmazlar?

Her kim olursa olsun, hiçbir sebep ve neden Müslümanların Kur’an’ı, Camisi, İbadeti, Peygamberi, vatanı, milleti ve namusu ve şerefi olarak gördüğü kutsallarıyla alay edilmesini hoş göremez, bunları demokratik hak veya basın özgürlüğü diye masum gösteremez.

Bu haddini bilmezlik, hakaret ve saldırılar devam ederse; saldırıya uğrayan ve mağdur olan insanlar da saldırganların anlayacağı dilden bu alçaklara haddi bildirmesini bilir. O zaman; kimse kalkıpta kendi hak ve hukukunu korumak ve savunmak zorunda kalan insanları, ‘’Bunlar terörist’’ diye suçlayamaz. Durduk yerde saldıran saldırganı, hukuk ve hak tanımazı haklı, hak ve hukukunu savunmak mecburiyetinde bırakılanı terörist diye suçlayamaz.

Basın özgürlüğü adına Müslüman, İslam ve Türkiye düşmanları ağızlarına gelen her şeyi söyleyecekler, yazacaklar çizecekler, ellerinden gelen her kötülüğü ve çirkefliği yapacaklar biz de kuzu kuzu bu saldırganlıklara ve düşmanlıklara hep seyirci kalacağız öyle mi? Bizim kendi Hak ve hukukumuzu, milletimizi, devletimizi savunma hakkımız nerede kaldı?

Deprem felaketi sonrasında biz acılar içinde kıvranan kardeşlerimizin can derdiyle uğraşırken, insanlıktan nasibini almamış bazı dış düşman ve içteki hainlerin başımıza gelen bu felaketi karikatürize edip zevk ve neşelerinden dört köşe olup ‘’ohh olsun’’ dercesine milletimiz ve devletimizle “Tankları göndermeye gerek kalmadı” diye alay edip dalga geçmelerine sessiz kalamayız.  O mantık sömürge tipi ülke, rejim ve demokrasilerde görülen omurgasız ve sürüngen bir anlayış ve davranıştır. Özgür ve bağımsız bir millet bu sefaleti kaldıramaz.

Paris’teki bombalı Charlie Hebdo eylemine karşı o zaman Türkiye’de bir sürü insan; ‘’Hepimiz Charlie Hebdo’ yuz’’ diye Taksimde yürümüşlerdi. (O zaman da söylemiştik) Buyurun, sizin Charlie Hebdo’nuz bu kadar alçak ve şerefsiz işte. Depremde yıkılan şehirlerimiz, ölen annelerimiz, kardeşlerimiz ve bebeklerimizle alay edip dalga geçen sevgili dostlarınızın ne kadar seviyesiz ve barbar bir mal olduklarını görün!

Bu ne yaman bir düşmanlık, kin, nefret ve intikam hırsıyla yanmaktır böyle! Bu ne adi insanlık düşmanlık, şerefsizlik böyle! Bu kadar vahşilik ve barbarlığı hayvanlar bile yapmaz. İnsan olanlar ise; zaten böyle bir insanlık dışı davranış ve harekette bulunmaz.

Gelelim bizim yerli kirli çakallara, leş kargalarına, nefretin çocukları Akbabalara…

Onlar da depremle gelen yıkım ve felaketler sonrasında yalan ve iftiralarıyla ürettikleri fitne fırtınalarıyla, kaos tüccarlıklarıyla Charlie Hebdo’ cuları çoktan geçtiler. Vatan ve milletimize düşmanlık konusunda bu ikiyüzlü utanmaz ve sıkılmaz fitneci alçaklar yeter.

Milletimizin acıları üzerinde neşe ve göbek atarak tepinmek, mutluluk ve zevklerinden kına yakmak, acıları ranta çevirmek, politik malzeme olarak kullanmak, oy’a devşirmeye çalışmak, yuvarlak masalarına meze yapmak bırakın alçaklığı ve şerefsizliği hayvanlıktan daha öte vahşice bir davranıştır.

Ş. Urfa, K. Maraş, G. Antep, Hatay ve İskenderun halkı Fransız işgal ordusunu bu şehirlerden ve bölgeden kazma ve kürekle, taş ve sopa ile kovup atmıştı İstiklal savaşından önce. Fransız işgalci emperyalist Charlie Hebdo gavur’ unun kin, nefret ve düşmanlığı buradan kaynaklanıyor olmalı.

Peki, bizdeki yerli münafıklar olan yalan ve iftira makinaları, nefretin çocukları, batılı işgalcilerin ve emperyalizmin taşeronları, uşakları ve kuklalarına ne demeli ?

Türkiye’de yaşayan Türk, Kürt, Arap, Süryani Müslüman ve Hıristiyan vatandaş işte dost kim düşman kim bugün bunları iyi tanı. Uyanık ol! Sakın, onlara teslim etme bu cennet vatanı.

Ve suyun uyuduğunu, düşmanın ise; her an uyanık ve tetikte olduğunu unutma!

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (2)

Arif AltunbaşAK Partinin 31 Mart 2024 mahalli seçimi kaybetmesinin nedeni karşısındaki rakiplerive bu blokun Hakkı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir