• racon ve macron
  • Müslümanca bir duruş üzerine
  • Mister! Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı.
  • Bir dev uyandı
  • Abdulkadir Kemali Beyin anıları
  • Selametle Ağabey
  • Entel Cehalet
  • ARKADAŞ NEDİR BU ÇEKTİĞİMİZ YA?
  • Politikacının Sefaleti
  • CAN BİZİM ŞEHİT BİZİM… SİZE NE OLUYOR?
  • Bu Bayramda ne alalım, neyi keselim.
  • Nato zirvesinde üç klas hareket
  • Tezekle çalışan UFO’lar
  • KOMŞU ÜLKELERDE PAHALILIK VAR MI?
  • Maraş bize mezar olmadan burada cuma namzı kılınmaz!
  • Üye Ol
  • Üye Girişi
    • Anasayfam Yap
      • Sitene Ekle
      • Politikamız
      • Künye
      • İletişim
Akıncılar Dergisi
    •  
    • Anasayfa
  • HABERLER
  • YAZARLAR
  • EDEBİYAT
    • Şiir
    • Hikaye
    • Anı
    • Gezi Notları
    • Kitap Tanıtımı
  • KÜLTÜR & SANAT
    • Karikatür
    • Resim
    • Ebru
    • Bezeme
    • Fotoğraf
    • Çini
  • EĞİTİM
    • Tefsir
    • Hadis
    • Akaid
    • İslam Tarihi
  • ÇEVRE
  • İz Bırakanlar
  • Müzik
  • Video
  • Namaz
  • Hava
  • Döviz
  • Gazeteler
  • Arşiv
Anasayfa » Genel

Bugün 17 Haziran, nasıl sevinmez insan!

D. Ali Taşçı, Haber 7                 Bugün 17 Haziran 2021. Tarihimizde çok...
18 Haziran 2021 Cuma 8:49
  • Tweetle
yazıyı büyüt yazıyı küçült
Bugün 17 Haziran, nasıl sevinmez insan!
D. Ali Taşçı, Haber 7

                Bugün 17 Haziran 2021. Tarihimizde çok önemli bir gün. 18 yıl susturulan ezanın tekrar minarelerden Müslümanlara özgürce seslendiği gün. 3 Şubat 1932’de bu memlekette “Allahu Ekber” demek yasaklandı, tam 18 yıl, şaka değil. Ne zamana kadar? 14 Ekim 1950’de Menderes iktidara gelene kadar. Seçimden otuz üç gün sonra, 17 Haziran 1950’de minareler asaletine kavuştu, Allahu Ekber!

Ben bu yazımda resmi söylemleri dile getirmeyeceğim. Bir köylü kadının duygularını kısaca anlatmaya çalışacağım. Rahmetli babaannemin duyguları beni hâlâ etkilediği için onlardan söz edeceğim. Babaannem anlatsın:

“ Evladım, ezanımız minarelerden susturulduğu zaman ben 32 yaşındaydım (1932). İki kızım, iki oğlum vardı. Büyük oğlum 12 yaşlarında idi. Onu hafız yapmak için köy hocasına gönderdim. Ne var ki hemen sonra ezan yasaklandı. Sadece ezan mı; Kur’an da yasaklandı. Yavrumun koynuna Kur’an sahifelerini yerleştirip, onu değirmenlere, tarlalara gönderiyorum, hafızlık yapması için. Köy hocası artık camide Kur’an okutamıyor, ezan okuyamıyor; jandarma korkusu ömrümüzü yedi bitirdi. Köyde zaten kıt kanaat geçiniyoruz; ama yavrumuzun Allah yolunda yürümesi için de elimizden gelen gayretleri gösteriyoruz. Tam işte bu sırada “Allahu Ekber” demek yasak! Ben Rus işgalini de gördüm, ama bunun kadar ağır bir yük ruhuma yüklenmemişti. Karadeniz’in dağları gelip sırtımıza bindi. Zaten köyde erkek kalmamış, hemen hepsi savaşlarda şehit olmuştu. Bize durumu anlatacak kimsemiz de yoktu. Kendi vatanımızda yaban ellere düşüverdik!

Sonra, aradan tam 18 sene geçti. Bu karanlık yılları hatırlamak istemiyorum. Açlık, sefalet bir yana, bir parça mısır ekmeği bulabilmek ve çocuklarımızın açlıktan ölmemesi için olağanüstü çaba gösteriyoruz.

Bir öğle vaktiydi. İnekleri beslemek için ahıra inmiştim. Ahırın kapısı da açıktı. Cami, evimizin tam karşısındaydı. Ben ineklerle uğraşırken birden bir ses kulağıma geldi. Önce rüyadayım sandım; çünkü ezan rüyalarıma çok girerdi, “Allahu Ekber!” diye minareden ezan okunuyordu.  İnanamadım! Ahırdan dışarıya doğru fırladım; evet ezan bu! Ahırı, inekleri bıraktım ve bahçeye doğru koştum. Meğer mahalleli de aynı sesi duymuş, tüm kadınlar, çocuklar, ihtiyarlar, gençler hepimiz bahçeye dolduk. Ağlamayan bir tane göz yok. Zıplamayan, bağırmayan, üst başını yırtmayan kimseye rastlayamazsınız. Herkes adeta çıldırmış durumda! Müezzin de kaç kez okudu bilemiyorum ezanı, ama birkaç kez okudu minareden. Minare diyorum ya, ne gezer, minare yerine bir dut ağacından ezan okunuyordu.

Hayli zaman sonra kendimize geldik. Mahallede, tüm köyde bir hava bir hava ki nasıl! Herkes elinde, avucunda ne varsa orta yere seriyor, gelen yiyor, giden yiyor. Havaya kurşunlar sıkılıyor, tekbirler getiriliyor; kim sebep olup ezanı aslına çevirtmişse ona dua ediliyor; herkes yeniden doğmuş ya da cennete kavuşmuşçasına seviniyordu. 18 yıllık zulüm o sevince değerdi. Ben ne evlendiğim zaman, ne çocuklarım dünyaya gelince o sevinci duyamadım. Evladım, maneviyat sevinci başka bir şey, ah bir bilebilseler!”

Babaannemin başka da anlattıkları vardı, ama onları geçiyorum. Her darbe döneminde ezan Türkiye’nin gündemine gelmiştir. 1960, 1971, 1980, 28 Şubat… Ezan bu milletin ruh köküdür. Bu milletin ruh kökünü kopartarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Bu millet, kendi öz değerleriyle oynayanları asla unutmamıştır, unutamaz da.

Niçin iktidar olamadığınızı ekonomide, şurda burada aramayın. Ezan ve Kur’an bu milletin kalbidir, o kalbe dokundukça sizler hep dışlanacaksınız. İktidarı bıraktık, millet tarafından sevilmek istiyorsanız, onlarla birlikte secdede buluşmalısınız. Ne yapalım, bizim de inancımız bu!

D. Ali TAŞÇI

(dalitasci@hot

Etiketler:
LİDERİNİN ARKASINDA KAYA GİBİ SAĞLAM DURMAK
Afganistanda Özbekler
Facebook'ta Paylaş Twitter Paylaş Google+'da Paylaş Tumblr

Benzer Haberler

racon ve macron Cumhurbaşkanımızın NATO zirvesindeki klas hareketlerinin en unutulmaz olanı şüphesi...
racon ve macron
Müslümanca bir duruş üzerine Ürkek ürkek önüne arkana, sağına soluna bakıp yürüme! Öz güvenle ufukl...
Müslümanca bir duruş üzerine
Mister! Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı. Onun için   İstanbul Havalimanı’mız Avrupa’da birinci dünyada ikinci…  Onun için...
Mister!   Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı.
Bir dev uyandı Tanzimat’tan bu yana, başta; düşünce ve hayat tarzımız, sosyal ve kültür...
Bir dev uyandı
Abdulkadir Kemali Beyin anıları ABDÜLKADİR KEMALİ BEYİN ANILARI Türk edebiyatının büyük ustalarından Hikâye ve romancı...
Abdulkadir Kemali Beyin anıları
Selametle Ağabey Bu güzel adamlar bizim yolumuzdaki işaret levhalarımız olan ağabeylerimiz, büyüklerimiz ...
Selametle Ağabey

Yorum Yazın

Cevabı iptal etmek için tıklayın.

Kullanıma İzin Verilen HTML Kodları : <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>

Arşivler

Yazarlarımızdan

racon ve macron Müslümanca bir duruş üzerine Mister!   Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı. Bir dev uyandı Abdulkadir Kemali Beyin anıları
  1. racon ve macron racon ve macron
  2. Müslümanca bir duruş üzerine Müslümanca bir duruş üzerine
  3. Mister! Bu sefer de... Mister!   Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı.
  4. Bir dev uyandı Bir dev uyandı
  5. Abdulkadir Kemali Beyin anıları Abdulkadir Kemali Beyin anıları
Bizi Takip Et

Güncel Haberler

racon ve macronCumhurbaşkanımızın NATO zirvesindeki klas hareketlerinin en unutulmaz olanı şüphesiz ki,......
racon ve macron
Müslümanca bir duruş üzerineÜrkek ürkek önüne arkana, sağına soluna bakıp yürüme! Öz güvenle......
Müslümanca bir duruş üzerine
Mister! Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı.Onun için   İstanbul Havalimanı’mız Avrupa’da birinci dünyada ikinci…  Onun için  ......
Mister!   Bu sefer de sizin çocuklar başaramadı.
Bir dev uyandıTanzimat’tan bu yana, başta; düşünce ve hayat tarzımız, sosyal ve......
Bir dev uyandı
Abdulkadir Kemali Beyin anıları ABDÜLKADİR KEMALİ BEYİN ANILARI Türk edebiyatının büyük ustalarından Hikâye ve......
Abdulkadir Kemali Beyin anıları
Selametle AğabeyBu güzel adamlar bizim yolumuzdaki işaret levhalarımız olan ağabeylerimiz, büyüklerimiz......
Selametle Ağabey
Entel CehaletTürkiye ve İslam Aleminin en büyük çıkmazı körükörüne batılılaşmak, kendi......
Entel Cehalet
  • İz Bırakanlar
  • Müzik
  • Video
  • Namaz
  • Hava
  • Döviz
  • Gazeteler
  • Arşiv
Akıncılar Dergisi’nde yayınlanan her türlü yazı ve eserler kaynak belirtilmeden kullanılamaz.
Yayınlanan yazı ve eserlerden yazarları sorumludur.
Görüş ve önerileriniz için : info@akincilardergisi.com
Copyright © 2014 - Akıncılar Dergisi Her Hakkı Saklıdır.