Cumartesi , 20 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

BU KARTACA O KARTACA DEĞİL

Milattan önceki yıllara ait önemli savaşlardan birisi de Pön/ Kartaca Savaşları’dır. Savaşın ana nedeni, Akdeniz’deki deniz ticaretinin egemenliğini ele geçirmek ve elde tutmaktır. M.Ö. 264-146 yılları arasında ve Kartaca’nın yıkılmasıyla sonuçlanan savaşlardır. Bizim tarih literatürümüze Pön Savaşları olarak geçmiştir. Savaşlar neticesinde Batı Akdeniz ticaret egemenliği Romalıların eline geçmiştir.Bugün Tunus sınırları içerisinde kalan Kartaca, eski bir Fenike kolonisi olup M.Ö. 6. yüzyıl sonlarından beri Roma ile iyi ilişkiler içinde olan bir kent-devletiydi. Kartacalıların zamanla büyüyüp güçlenerek, özellikle ticaret alanında Batı Akdeniz’de etkisini hissettirmeye başlaması Roma’nın da dikkatinden kaçmıyordu. Romalıların da Güney İtalya’da egemenlik kurma girişimleri, buralarda kolonileri bulunan Kartacalıları rahatsız etmiş, her iki devletin siyasal ve ekonomik çıkarları da zedelendiği için karşı karşıya gelmeleri kaçınılmaz olmuştur.

Kartaca yıkılmalıdır sözünün hikâyesi ise şöyledir. Romalı senatör Marcus Porcius Cato her kürsüye çıkışında konu ne olursa olsun, ne konuşursa konuşsun konuşmasının sonunu şöyle bağlıyordu: “Etceterum censeo Carthaginem esse delendam.” “Öte yandan Kartaca’nın yıkılması gerektiğini düşünüyorum/ Kartaca yıkılmalıdır.”

1789 Fransız İhtilali’nden sonra ortayı çıkan gelişmeler Avrupa’nın kendi iç meselelerini rafa kaldırıp etrafı süzmesini de beraberinde getirdi. Geldikleri noktada bir hedef belirlediler: “Osmanlı yıkılmalıdır.” Bunu 1841 Viyana Kongresinde Meternik Sistemi diye ifade edilen yeni bir anlayışla dile getirdiler. 1878 Berlin Konferansı’nda ve 1897’de Yahudilerin Basel toplantılarında dile getirdiler. Aynı anlayışın yazılı ifadesini 1916’da İngiliz Dışişleri bakanı Balfour’un yayınladığı deklarasyonunda da görüyoruz. Bir zamanların “Kartaca Yıkılmalıdır” anlayışı daha sonraları “Osmanlı Yıkılmalıdır” anlayışına dönüşmüştü. Devletleri yıkmakla milletleri yıkmak aynı şey olmadığından dolayı büyük Türk milleti düştüğü yerden kalkmayı, küllerinden yeniden doğmayı başarmıştır. 1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra bu millet yeniden ayağa kalkmış, Osmanlı olarak varlığını ortaya koymuştur. Kardeşi kardeşe kırdırmayı başaran güçler 1402 Ankara Savaşı ile devletin şirazesini kaydırmışlar, 1413’te “Çay koy Keçeli yeniden başlıyoruz” diyemeyen Mehmet Çelebi ile şiraze yeniden doğrulmuştur. 1. Dünya Savaşı sonrasında yıkılan Osmanlı Devleti, milletinin ferasetiyle Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak ayağa kalkmıştır. O gün bu gündür verilen mücadele birileri anlamasa da, anlamak istemese de “Beka Mücadelesidir.” Birinci Dünya Savaşı sonrasında Churchill bize karşı verdikleri mücadeleyi şöyle formüle etmişti:“Türkiye solarsa sulayın, büyürse budayın.” Bu günde geçerli olan bu anlayışı Batı hiçbir zaman kulak ardı etmemiş ve terk etmemiştir. Bize düşen ise, birlik ve beraberlik ruhunu zedeleyici söylemlerden uzak durup teyakkuz halinde olmamızdır. Koca bir zalimler güruhu bizimle uğraşırken bizim birbirimizle uğraşmamız onların ekmeğine yağ sürecektir. İlkemiz “Onları sevindirenlerden biri de ben olmayacağım.” Olmalıdır.

Reis’imiz Erdoğan şu bizi kandırdı, bu bizi kandırdı deyince birileri hop oturuyor, hop kalkıyor. Bu âlemde kim kandırılmamış ki? Devlet başkanı olman kandırılmanın önünde engel değil ki? İsmet Paşanın bir itirafı bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır: “İsmet İnönü, Küba Buhranı’nın sona ermesinden 8 yıl sonra Ocak 1970’te TBMM’de yaptığı konuşmasında “(…) Amerikalılar bize Jüpiterlerin (Türkiye’deki Amerikan Füzeleri) demode oldukları için çekileceğini söylediler. Onları yerine Polaris denizaltıları ikame edilecekti. Ancak daha sonra öğrendik ki Sovyetler ile pazarlık yapmışlar. Bu olay gösterdi ki Türk yöneticileri bugün Amerikalıların Türkiye’yi istenmeyen krizlere sokmasına izin vermemeli ve dikkatli davranmalıdır. (…)” demiştir. (M. E. B. Ç.T.D.T. s, 189) İsmet Paşa’nın bu uyarısı bugün de yarın da geçerlidir. Bu tecrübelerden istifade etmesini bilmek erdemdir.

İşte bütün bunlar için diyoruz ki Batı hiçbir emelinden ve hevesinden vaz geçmiş değildir. Bize Kartaca muamelesi yapmak isteyenlerin oyunlarını görmediğimizde çocuklarımızın oynayacağı park kadar bir vatan parçasını bize çok göreceklerini asla ama asla unutmayalım. Reis’in her konuşmasının sonunda söylediği “Bir olalım, iri olalım, hep birlikte Türkiye olalım.” Anlayışından taviz vermeyelim.

Reis’i Cihan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Tekraren ifade ediyorum, başaramayacaksınız.

Milletimizi bölemeyeceksiniz,

bayrağımızı indiremeyeceksiniz,

vatanımızı parçalayamayacaksınız,

devletimizi yıkamayacaksınız,

ezanlarımızı susturamayacaksınız,

bu ülkeye diz çöktüremeyeceksiniz,

bu halka boyunduruk vuramayacaksınız.”

Haykırışına bir nokta ile biz de katılalım: Bu Kartaca o Kartaca değil.”

Ömer Naci YILMAZ

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir