Perşembe , 25 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Batının kendisiyle yüzleşmesi

Batının kendisiyle yüzleşmesi

Batı uygarlığı modern çağın oyun kurucu olarak bugününü ve yarınını tekrar tekrar gözden geçirmek ve kendisiyle yüzleşmek zorundadır

Kendi adına, insanlık adına, dünyamızın  barış ve esenliği adına altına imza attığı ve atmadığı evrensel değerlere uygun hareket edip etmediğini aklının ve mantığının süzgecinden geçirmelidir. İnsanlık değerleriyle çelişen eylem ve söylemlerini, ikiyüzlülüğünü dünyayı hangi uçuruma sürüklediğini görmelidir.

Bir yandan demokrasiyi ve insan haklarını savunması, öbür yanda darbeci diktatörleri desteklemesi, katilleri, zalimleri temize çıkarmaya çalışması, seçimle iktidara gelmiş lideri askeri ve ekonomik tehditler ve yaptırımlarla devirmek istemesinin kendi yüz karası olduğunu anlamalıdır.

Afganistan ve Irakta milyonları katledip hala oraları işgal etmeye devam etmesi, Suriyede askeri üstler kurması, Filistini İsrailin kolonisi haline getirmesi, Ortadoğuda terör örgütlerini beslemesi kendi ahlaki seviyesizliği olduğunu bilmelidir.

Çin’e kafa tutmakla, Rusya’yı köşeye sıkıştırmakla dünyayı bir ateş çemberi içine çekmekle, her yerde fitne ateşi yakmak ve ateşe körükle yaklaşmakla acaba neyi başarmaya çalışmqktadır?

Amerikanın liderliğindeki batı uygarlığının bir vahşet uygarlığı olduğunu her hal ve hareketinde her zaman görebilirsiniz.Onu destekleyen ortakları ve müttefikleri ise; tarih boyu görülmemiş bir yalakalığın ve onursuzluğun finansörleri ve taşeronu olarak tarihe geçeceklertir.

Batı uygarlığının iki  ayağı olan ABD ve AB Rusya ve Çine karşı müttefik gibi görünmeye çalışsa bile kendi içlerinde her an harekete geçebilecek derin fay hatlarını barındırmaktadır. ABD ve AB arasında sessizce kaynayan mağmaların sadece ekonomik yansımaları görünmekle birlikte aslında sorunlar Avrupanın kılcal damarlarına kadar uzanır.

Mesele bu kadarla da bitmiyor. AB’nin içindeki kriz noktaları o kadar belirgin tarihi bir geçmişe sahiptir ki; İngiltere ile Fransa, Fransa ile Almanya, Almanya ile doğu Avrupa ülkeleri arasında, tümüyle Rusya arasında bilinç altında yatan düşmanlıklar bir anda patlama riski taşıyor.Avrupa Birliği  düşüncesi batı uygarlığının birbirlerine olan güvensizliğinden kaynaklanan bir ateş topudur. Onları bir araya getiren birbirlerine güvenmemekten kaylaklanan bir güvensizliktir.

Ne ABD AB ile kuzu sarmasıdır, ne AB kendi içinde akort olmuş bir orkestradır. Ne de Rusya ve Çin arasında kopmaz ve sarsılmaz bir bağ vardır. Aralarındaki dostluklar, müttefiklikler, paktlar çıkar ve menfaatler üzerine kurulmuş ikiyüzlü suni birlikteliklerden ve menfaat ortaklıklarından ibarettir. Bu tip ittifakların ve dostlukların ömrü karşılıklı çıkarların gittiği ve bittiği yere kadardır.

İnsan ekonomik ve teknolojik üstünlükle değil ahlaki değerlerle huzur ve barış içinde yaşar. Batının ruh ve kültür yapısında mevcut olan çifte standartlık onun DNA’ sına kadar işlemiş ahlaki bir çıkmaz, sosyolojik bir kör düğümdür. Ahlak ve adalet temelleri üzerinde yükselmeyen ulusların ve medeniyetlerin hiçbir zaman geleceği aydınlık olmamıştır.

Ahlaksız bir hukuk, kutsalı olmayan bir düşünce, onursuz ve şerefsiz bir hayat, kendi çıkar ve menfaatleri için herşeyi meşru gören  bir hayat tarzı bir toplum ve milletin kokuşması ve daha sonra yok olması için yeter bir sebeptir. Böyle bir kültür ve medeniyet değerleriyle yetişmiş bir toplum ve milletten  onurlu bir duruş, insanca bir bakış elbette beklenemez. Bugünün batı toplumu ile aramızda hergün yaşadığımız sorunlar batının kendi ahlaksız ahlakından ve ilkesiz ilkelerinden kaynaklanmaktadır.

Bir insan, toplum, millet kendi egosuna yenik düşer kendisiyle yüzleşmekten, hesaplaşmaktan korkar ve içinde bulunduğu çıkmaza bir çıkış ve kurtuluş yolu aramazsa; hergün kendi sonuna doğru yürür. Batı uygarlığı ve kültürü kendi gerçekleriyle yüzleşmediği sürece bir zülüm medeniyeti olarak kalacak, anılacak ve kendi sonunu hazırlayacaktır. Fransız düşünürü Baudrillard, “Batı kültürü, sadece ve sadece diğer dünyanın bu kültüre katılmak istediği için ayakta duruyor.” tespiti iddiamızı doğrular niteliktedir.

Hiçbir düzen; adaletsizlikle, hiçbir nizam; zulümle, hiçbir toplum; ahlaksızlıkla ayakta duramaz. Bizim de Müslümanlar olarak yüzleşmemiz gereken husus; göz kamaştıran zenginliğinden ve teknolojik üstünlüğünden dolayı bu cahili medeniyet ve kültüre hala taparcasına inanmak ve celladımıza aşık olup onu bir kurtarıcı olarak görmekten ibarettir.

Köleler ve hizmetçiler efendilerini taklit ederek efendileşmeye çalışırlarsa, hiçbir zaman efendilerine yaranamazlar. Güçlülerin en nefret ettiği şey; zayıfların kendilerini taklit etmesidir.

Arif Altunbaş, Haber 7

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (2)

Arif AltunbaşAK Partinin 31 Mart 2024 mahalli seçimi kaybetmesinin nedeni karşısındaki rakiplerive bu blokun Hakkı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir