Çarşamba , 24 Nisan 2024
Son Dakika Haberler

Batı beslemesi çağdaş jöntürkler

Batı beslemesi çağdaş jöntürkler

Bizim aydınımız daha çok eşyanın dış görünüşüne bakarak karar veriyor. Bir mesele üzerine yorum yapacak ve karar verecekse; meselenin fiziki boyutlarını göz önüne alıp öyle hareket ediyor.

Halbuki madde; manasız, beden de; ruhsuz bir işe yaramaz. Bir konuyu veya olayı değerlendirirken onu sadece dış görünüşüne göre değerlendirir ve ona göre yorumlar isek, o bizi doğru neticelere götürmez.

Batıyı gezip gören son dönem Osmanlı aydınlarının Batı Medeniyeti hakkındaki ortak görüşü, bakışı ve değerlendirmesi Ziya Paşanın şu dizelerindeki gibi;

‘’Diyar-ı küfrü gezdim, beldeler kaşeneler gördüm

Dolaştım mülkü İslam’ı, bütün viraneler gördüm’’ şeklindeki gibi bir şok halidir.

Bu şaşı bakış Jöntürk mantığının teslimiyetçi İttihatçı görüşüdür. Osmanlıyı içten yıkan bu tip aydınlardır. Bunlardır tarihimizi, kültürümüzü, ufkumuzu ve geleceğimizi karartan. Maddeye esir, batıya köle eden, insanı insana kul yapan, sahte kahramanlara öykündüren, ölmüş atalarının mezarları önünde rüku ve secdeye götüren. Bu putperest yaklaşımdır milletimizi ve ülkemizi kendi tarih, coğrafya ve medeniyetinden koparıp geri bırakan, düşmanlarımıza asker ve uşak yapan…

Hiçbir yerli, milli stratejik derinliği ve kıymeti olmayan bu ithal bu batı patentli yabancı görüş bu gün milletimizin beynine ve ruhuna bir asırdır dışarıdan eğitim ile şırınga edilmekte, baldıran zehiri milletimize şifa olarak sunulmakta, insanımız ve nesillerimiz yılardır uyuşturulup uyutulmakta, zehirlenmektedir.

Batı beslemesi muhalefet veya çağdaş jöntürkler geçmişimizi kana, hezimete ve hüzünlere bulayan bu münafık tiplerin izinden giderek bugün, Türkiye’nin bugünleri ve yarınları için en büyük fitne ve tehlike haline gelmiştir.

Ruhları bedenlerini terk etmiş, manasız ve sadece iskelet olarak kalmış, bir kıymeti harbiyesi olmayan bu ithal projeler, toprağımızla bağlarını koparmış ideolojiler, görüşler, partiler ve hareketler Türkiye ve İslam coğrafyasının önünde en büyük ve hayati tehlike haline gelmiştir.

Bunlar batının içimize soktuğu ajan provokatörlerden daha tehlikeli, görüldüğü her yerde başının ezilip yok edilmesi gereken fitne ocaklarıdır. Bunların milliyetçi, halkçı, dindar, demokrat, batıcı, doğucu legal, illegal olması, milletvekili seçilmesi, dağa çıkıp eşkıyalık yapması veya şehir eşkıyası olması durumun vahametini ve ciddiyetini gösteriyor.

Münafık her renkte ve kılıkta, her tipte ve biçimde, her alanda ve yerde farklı görünüşlerde olmasına rağmen ortak hedeflerinde birlikte hareket ediyor.

Dışarıdaki düşmanlar ile savaşmak ve onlara karşı mücadele etmek içimizdeki batı kuklası hainlere ve münafıklara karşı mücadele etmekten daha kolay. Görünmeyen ve bilinmeyen düşmanla mücadele görünen ve bilinen düşmana karşı yapılandan mücadeleden daha çetin, sert, acımasız ve zor. İşte Türkiye’nin içine düşürüldüğü en büyük oyun ve en çetin sıkıntıda burada kendini gösteriyor.

Dış düşmanlarımız içimizdeki hainleri ve münafıkları içimizde ve dışımızda en büyük teröristler olarak yıllardır devlet ve milletimize karşı kullanıyor. Kimisini milletvekili, bürokrat ve işadamı rolünde, kimilerini; silahlandırıp besleyip büyüterek militan teröristler ve asker olarak şehirlerde ve dağlarda ordumuza ve polisimize karşı kana kan, dişe diş savaştırıyor.

Batı beslemesi politikacılar, aydınlar, çağdaş jöntürk taslakları içerideki ve dışarıdaki düşmanlarımıza yardım ve yataklık, onların meclisteki sözcülüğü ve temsilciliğini yapıyor. Böyle bir ülkede yaşadığımızın farkında olmak, ona göre tavır ve konumumuzu netleştirip belirlemek hayati bir önem arz etmektedir.

Onlar batılı efendileri, kölesi oldukları hayat ve sistem adına bizimle hesaplaşmanın sancısıyla birlikte kuzu sarması, can dostlar olurken, biz de; ülke ve milletini, din ve medeniyetini, tarih ve kültürünü seven, onlara bağlı ve inanan insanlar olarak ‘’Bünyan en mersus’’ olmak zorundayız.

Unutmayalım ki; ‘’ Muhakkak Allah’ın taraftarları, askerleri, ordusu galip gelir ve galip gelecektir.’’ Allah cc verdiği sözde durur. Yeter ki biz, kul olarak O’na verdiğimiz sözde duralım ve bize düşen sorumluluklarımızı yerine getirelim.

Arif Altunbaş, Haber 7

 

Arif Altunbaş *

Tüm Yazıları →

Ayrıca Bakınız

Bir Seçim Fırtınası ardından… (2)

Arif AltunbaşAK Partinin 31 Mart 2024 mahalli seçimi kaybetmesinin nedeni karşısındaki rakiplerive bu blokun Hakkı, …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir