Akıncılar Dergisi Türkiye'nin Güncel, Doğru ve Seviyeli Haber ve Bilgi Portalı
Çok kritik bir seçimi geride bıraktık. Türkiye Genelinde Cumhur İttifakı 24 Haziran Seçimlerindeki gibi ipi göğüsledi.
Ancak her seçimin bir hikayesi olduğu gibi 31 Mart seçimlerinin de bir hikayesi oldu. 31 Mart seçimlerine özellikle Cumhur İttifakının çıkan sonuçlara itirazları damga vurdu.
Ak Parti, İstanbul başta olmak üzere birçok ilde itiraz etti. Elbette gündeme oturan İstanbul’daki itirazlardı. İtirazın birkaç sebebi şöyle:
* Ak Parti’nin Büyük Şehir Belediye adayı Binali Yıldırım’a ait oyların başka partilere kaydırılması.
* Oyların seçim sistemine yanlış girilmesi.
* Muhtarlık kağıdı olmayan zarfların tamamen iptal edilmesi…
İtirazlar uzar da gider. Ama bizim kaçırmamamız gereken bazı noktalar var. İstanbul’da oyların sayımının sürdüğü sırada açılan sandık %98,8’i gösterdiğinde aradaki puan farkı 0,6 kadardı. Ve bu anda Anadolu Ajansı veri akışını durdurdu.
Ak Parti’nin adayı Binali Yıldırım da o saatlerde açıklama yapıp, gelen verilere göre seçimi kazandıklarını söyledi.
Binali Yıldırım’ın bu açıklamasından sonra piyasada çok çeşitli söylemler dönmeye başladı. Bunlardan biri AA’dan gelen verilerin Ak Parti tarafından kestirildiği, bunun en büyük nedeni de seçimin kaybedileceğinin anlaşılması açıklamasıydı.
AA verileri uzun süre girmedi. Verilerin girilmediği saatler içerisinde Ak Parti kurmaylarından ardı ardına açıklamalar geldi. Açıklamalar genel itibariyle Binali Yıldırım’a ait oyların diğer partilere kaydırılması, oyların girişinde usulsüzlük tespit edildiğiydi.
Daha sonra da tv’lerde çokça belge dolaşmaya başladı. Belgelere göre Binali Yıldırım’a çoğu sandıkta o veya 1 oy yazılmıştı.
1 Nisanda Ak Parti kanadından daha birçok belge kanıt olarak gösterildi.
Tüm bunlar sonucunda neler olacak hepimiz göreceğiz. İtiraz edilen yerlerde kabul edilen sandıklarda oylar sayılmaya başlandı ve devam da edecek.
Bu konuyu geçmeden kendi yorumumu ekleyeyim. Her zaman demokrasi diyoruz. Sandıktan çıkan sonuçlara saygı göstermeliyiz. Bunda hem fikiriz. Ama seçime usulsüzlük karıştı ise bunun giderilmesi gerekir. Bu da YSK’nın işidir. Umuyoruz ki itiraz süreci en kısa sürede sonuca kavuşturulur.
Bir diğer konu, değinmeden geçemeyeceğim. Henüz itiraz süreci devam ederken CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nun Anıtkabir’e gidip İBB sıfatıyla bir anı yazısı yazması neyin gereğiydi kardeşim.
Daha hiçbir şey belli değilken, itiraz süreci henüz başlamışken bu ne demek oluyor! Ben açıklamasını yapayım size. Ben kural dinlemem, itiraz süreci beni ilgilendirmiyor, çıkan sonuçlara göre başkan benim demek istiyor.
Usullere saygısızlığın ta kendisi. Mazbatayı almadan bu yetkiyi kimden alıyorsun. Ama bu bir şey ifade etmiyor tabiki, son karar itiraz sürecinden sonra verilecek. YSK mazbatayı kime verecek göreceğiz.
İmamoğlu, tamam Anıtkabir’e git, partinin bir geleneğidir, seçmenlerine bir mesajdır da, seçimden önce Yasin okuyup seçimden sonra böyle bir hareket etmen pek hoşa gitmedi gibi duruyor. Bu başka birilerinin hareketlerini andırıyor…
Bakalım, İstanbul’u sabırsızlıkla takip ediyor olacağız. CHP’ye hizmet ettiği sürece karşı değilim de, yarın bir gün kendilerine emanet oy verenler karşılığını isteyecek o zaman neler olacak merak ediyorum. Siz anladınız onu…
Selam ve dua ile…
İBRAHİM YAVUZ
