Cuma , 29 Mart 2024
Son Dakika Haberler

İSLAM’LA KAVGALI SANATÇILAR

Sanat dünyasının önde gelen isimlerindendi denilen figüranların İslam ile aralarının hep açık olduğuna şahit oluyoruz. Genelde bu insanlar öldüklerinde ne kadar da badem gözlü olduklarından bahsedilir, birileri bu insanları yüceltirlerde yüceltirler. Onlar bunu yaparken birileri de bu insanların geçmişte veya ölümlerine yakın zamanlarda İslam ve onun değerleriyle nasıl da dalga geçtiklerine dair görüntüleri sosyal medyada servis ederler. Bakarsınız ki dinin en önemli rükünlerinden olan namaz, tesettür ve hac ile alakalı olarak dalga geçmişlerdir, küçümsemişlerdir, hakaret etmişlerdir. Onlar bunu yaparken karşılarındaki figüranlar da adeta ellerini çatlatırcasına alkış temposu tutmuşlardır. Sahnedeki iyice gaza gelip kinini olabildiğince kusmuştur. Bir ödül töreninde kendisine sanatçı denilen bir bayanın Rumeli Hisarındaki mescit için söyledikleri ortadadır. O kinini kusarken aşağıdakiler nasılda alkışlıyorlardı.

Sanat dünyası denilen bu âlemin sarhoş olduğu ortadadır. Onları sarhoş eden ise alkışlardır, televizyon ekranlarıdır, sosyal medya ve yazılı basının yaldızlamalarıdır. Medya gerçekten de bir afyon hükmündedir. Ağına takılanları ne yapıp edip sarhoş edebilmektedir. Ne kadar da çok insanın kanına girdi. Sadece kanlarına mı girdi? Elbette hayır. Hem kanlarına girdi hem de imanlarını darmadağın etti. O insanların geldikleri yerler, aileleri bizim yerlerimizdir, bizim ailelerimizdir. Ama ne oluyorsa evlatlarımızın ellerimizden kayıp uçması gibi bu insanlar da uçup ellerimizden kayabiliyorlar. Bambaşka ortamlar, bambaşka insanlar tarafından kuşatılmışlığı yaşıyorlar, bunu ise özgürlük zannediyorlar. Allah’tan, kitaptan uzak menajerlerin ellerinde adeta oyuncak oluyorlar. İcra ettikleri sanatta adım adım ilerlerken; değerlerinden, öz kimliklerinden de adım adım uzaklaşmaktadırlar. Bu uzaklaşma onları maalesef yalnızlığa doğru götürmektedir. Dini ve kültürel değerlerden kopma süreci aynı zamanda boş yığınlar diyebileceğimiz kalabalıklar içerisinde kaybolmanın ve yalnızlaşmanın da başlangıcı olur. Bir zamanların çok popüler isimlerinin huzurevlerine düşmeleri ve tek başlarına ömürlerinin son günlerini geçirmeleri bunun en güzel göstergesidir. Şöhretin zirvesini yaşayan bu insanların birçoğu doğru dürüst bir aile ortamı bile kuramamaktadırlar. Hayatlarının hiç de heves edilecek bir tarafının olmadığının artık görülmesi gerekmektedir. Belgeselcilerimizin bu insanların huzurevi günlerini kaydetmeleri, o isimlerle görüşmeleri gençlerimize yapılmış çok büyük bir iyilik olacaktır. Zira o insanlar şöhret denilen afyonun kendilerini ne hale getirdiğini, nelerden koparıldıklarını mutlaka ibretlik olarak anlatacaklardır.

Dini ve kültürel değerlerden uzaklaşan ve kopan insanlar siyasi arenada yer bulmakta zorlanmıyorlar. Nerede bir Allah- Peygamber düşmanı, nerede bir dinsiz, ataist ve ateist varsa anında onların yanında yer alabiliyorlar. Bir araya geldiklerinde cesaretleriyle birlikte inkârları da artıyor, kinlerini kusmaya devam ediyorlar. Beş ağaç için kıyametler koparanlar, ormanlar talan edilip yağmalanırken seslerini dahi çıkartmıyorlar. Kör, sağır ve dilsiz moduna geçebiliyorlar.

Son sözler bizimkilere olsun. Bu insanların bir kısmı son nefeslerine kadar her türlü kutsalımızın düşmanı oldukları halde bunların cenazelerinde bizimkilerin ne işi var? O cenazeye katılmakla ne umuyorsun? Onlarda mertlik olsa bizim camilerimize götürülmemeyi, bizim mezarlarımıza gömülmemeyi vasiyet ederler. O mertlik onlarda ne gezer. Onlar ancak Gezi’de gezerler. Onların cenaze namazlarını kıldıranlar siz de sorumluluktan kurtulamazsınız. Mezarının başında durup telkin veriyorsun. Sıkıysa sağlığında deneseydin ya. Peygamberimize onların cenazelerinde bulunmasıyla alakalı olarak gelen ayetler size bir şeyler demez mi? Ben işimi yaparım, paramı alırım mı diyorsunuz? Yazık yazık, size de yazık.

Ömer Naci Yılmaz

Ö.Naci Yılmaz *

Tüm Yazıları →
Ö.Naci Yılmaz

Ayrıca Bakınız

GİYDİRİLMİŞ KERESTELER

Ömer Naci Yılmaz   Galatasaray ve Fenerbahçe takımları arasındaki Süper Kupa maçının, Suudi Arabistan’da oynatılmamasından dolayı …

DERGİDEKİ DİĞER YAZILAR



Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir